Sen taşıyabildiklerini götür
Kalanları ben ardından gönderirim
Buna sabrın diyalektiği diyorlar
Adı da bilim kendi de bilim
Ama ne olur zorlama her köşesini yaşamın
Beklenmez bir şey olur
Uzun ve derin düşler içinde
Çiçek açmış bir sözcüktünüz
Umuda kafiye olan aşklarınızla
Siyah beyaz bir fotoğraf gibi çoğaldınız
Hüzün temerrüte düşürür
Ayrılık haciz getirir
Kafiyelerini götürürler adamın
O güzelim sesler yedd-i eminlerde çürür
Kapatın kapılarını bu şehrin çocuklar uyanmasın
Çocukların yoksul yüzlerine telaşlı adamlar uyanmasın
Saklamayın güneşinizi yalnız ve aydınlık seviştiğinizi
Çoğalan saatlere karanlık anlar uyanmasın
Ayakta duracağız.
Zulüm yok diyeni susturacağız
Bizden yanadır
Sevdanın karanfiline ince ince yağanlar
Susarsan sevgimiz de susar
Bırakılmış yalnızlıklarında kanarsın
Bir boşluğa şiir söyler gibi yaşarsan
Yüreğin püskürür volkanında yanarsın
Al gözlerini
Koy denize ışıkların altında
Çalkalanmakla yorulmaz tanımsız bir zamandır sevda
Al gözlerini koy denize şimdi
Bir yığın dalgayla ve hercai
Işıkların en delikanlı ve en korkunç serüvencisidir şiir
Çünkü sevda en çok gölge kanatlı uçurtmalardan öğrenilebilir
Sözcüklere dokunduğunuzda dudaklarınız yanar ya
Elinizde bir iple hep çocuk kaldığınız içindir
Bir yanlarıyla gülüyorlarsa
Bir gökyüzü kuş dolusu
Bir yanlarıyla acılıdırlar
Ama yaşamı soytarı bir arabeske kattıklarından değil
Umudu çocuk saçlarına kondurduklarından
Kürsüler dolusu sakıncalıdırlar
Biz ki sevdalara yalınayak koşmuşuz
Cam kırıklarıdır kanatan tabanlarımızı
Kimseler bilmez oysa
Yüreğimizi serip üstüne bastığımızı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!