Buğulu bir camın ardından İstanbul’u seyretmek gibi sana bakmak,
Ardında dört mevsim, kalabalıkların yorgunluğu ve küçük bir çocuğun salçalı ekmek mutluluğu var.
Adaların üzerinden denize inen kızıl güneş sanki tel tel dökülmüş yanaklarına.
Buğulu bir camın ardından İstanbul’a kulak vermek gibi seni dinlemek,
Ardında ıslanmış kaldırım taşları, sırılsıklam olmuş insanlar ve iki sevgilin huzuru var.
Hırçın Marmara hiç olmadığı kadar uysal, dizginlerini teslim etmek istermişçesine sana.
Buğulu bir camın ardından İstanbul'u koklamak gibi seni solumak,
Ardında fırından yeni çıkmış ekmekler, sarı kırmızı açmış laleler ve ilkbaharın tüm renkleri var.
İstanbul'a dokunmak gibi seni hissetmek, tavırlarından şikâyet edip yine de senden vazgeçememek.
Kayıt Tarihi : 28.1.2013 23:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!