Ne zaman bu şehre gelsem, cılız bir sokak lambasından görünür yüzüm
Belli belirsiz bir heyula gibi gelir üstüme sokaklar
Alıcı kuşlar belirir tepemde… ve düşmemi bekleyen puştlar edinirim…
Ne zaman bu şehre gelsem, gri bir toz bulutu yakar genzimi
Aslı zulalarda gizli, suret bakışlardan tedirgin olurum
Ne zaman bu şehre gelsem
“Sokaklarından Zeki Müren şarkıları yayılan kibar beylerin,
hanımefendilerin, arnavut kaldırımlarda selamlaştığı
“günaydın” dedikleri mesela…
yahut “hoş geldiniz” diye karşıladıkları gülümsedikleri…. “
…gibi gelmemden evvelime dair hayallerim aklıma gelir de
Bir ironi, bir ütopya imiş der, noktayı koyarım.
Ne zaman bu şehre gelsem,
son gidişim ve son gelişimdeki iştiyakım gelir aklıma.
Gidişe de iştiyak, dönüşe de iştiyak, garip gelir bana
Özlem neyedir, arzu kimedir anlayamam bir türlü.
Ne zaman bu şehre gelsem,
kökümü yerinden söktürüp öykümü zamansız bitiren
“deniz ferahlığını boş ver! ” dedirten,
efe kollarımı indirten bu muydu diye söylenir dururum.
Velkelam dostlar! Bu şehrin sondan bir önceki şiiridir bu.
Sonuncunun ise gelmesine ramak kalmıştır.
Dağın haberi yok diyecekseniz de
bilmelisiniz ki hikaye benimse, dağ da benimdir.
Ve bu kadar sessizsem, başımdaki dumanların
dağılmasını beklemekteyimdir...
Kayıt Tarihi : 27.9.2016 00:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!