Geçmiş suları çekilmiş bir kıyıdır,
boşluğunu dolduramadığımız aylak günlere;
kırık dökük umutlar, yaralı sözcükler,
ötelenmiş düşler
ve elbette bazı güzel günler,
belleğimize nü poz verir orda.
Pişmanlıkların ince notaları düşer
rüzgarla dingin şafaklara.
Rüzgar dağılırken
kırık camlardan loş odalara,
silinir çocukluğun coşkun yazları.
Hüznün yaşı siner ılgıt ılgıt,
solgun duvarlara.
Albümdeki siyah-beyaz resimler
kanatır anıları, güz günlerine.
Solar saksıdaki güller,
tel tel dökülürken taç yaprakları,
çiğ düşer sabahın kirpiklerine.
İşte bak!
Keder, şu kurşuni şafağın
tortusudur tenimizde.
Bu yüzden böyle sabahlar,
buğulu bakar bize.
Yaşam, yüzümüze vurur kusurumuzu.
Böyle sabahlarda
bir atımlık kurşunuzdur kendimize!
Sincan İstasyonu Edebiyat Dergisi
138. sayı
Kayıt Tarihi : 30.5.2022 12:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Selam olsun kaleme.
Selam olsun kaleme.
Selam olsun kaleme.
TÜM YORUMLAR (5)