Yalnızım. Sana koşuyorum.
Sevda yanığı her bir yerim. Mavi tütsü dumanı bir ormandan geçiyorum. Mor salkımlı acılar sarkıyor ağaçlardan.Çarpa çarpa, vura vura sevdana, buram buram acı oldum. Jilet kesiği anılarım, ruhumu parçalıyor.Dur, bi ara ver bu gitmelere. Böyle kalleş beklemelerle bırakma beni. Hadi gel,bak bu güneş iki kişilik işte. O yüzden nefes alamıyorum ben. Gün görmüyorum hiç.
Yalnızım sana koşuyorum.
Daha da koyulaşıyor orman.Kahpe yılanlar içimde kıvrılıyor. Yıkılıyorum.Çürümüş köprülerden geçiyorum. Ya düşersem, ya tutunamazsam sevdana. Kör kurşunlara geleyim ki, razıyım her gün aç, her gün susuz...Sen ol yeter ki, ben olmayayım, bu dağlar, bu denizler olmasın sen ol...
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
'Hadi gel,bak bu güneş iki kişilik işte.'...İmaj özgünlüğe savrulduğunda söz ve duygu,gözünü doruğa dikiyor...Kutluyorum,saygılarımla...
Başlık(Böyle kalleş beklemelerle bırakma beni) bile başlı başına şiirsel...
Etkileyici bir yazıydı.
Kutluyorum.
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta