Herkesin yoklugunu duyup yoksullugunu cektigi en basilica hayati degerdeki sey, yalniz basina tamamlanmasi mümkün olmayan ucsuz bucaksiz yasam tanimini dibini kovugunu bilmedigimiz sonsuzluk evreninde git gide oldugundan daha cok kücülterek yoklugu yalnizlasmayi yitikligi suskunlugu sessizligi kimsizligi ve kimsesizligi yükünü tasiyamayacak kadar daraltip kücülttügümüz kendi kendine harabe ehli halindelige büyütüp azgin-sapkinlik dünyasina cevirmemeliydi kimse kimseyi.
Ne varsa askta sevgide hukukta bilgide akilda vicdanda sorumlulukta ilgide iletisimde ahlakta paylasimda var diyerek, hicbirseyi sinirsiz bir cürümenin yayilarak yuvalanip hücrelendigi günübirlik durumu kurtarma igretiligi yapip yöneten insanlik disi esarete kul köle etmemeliydi kimse kimseyi ve kendikendini. Cünkü ayni dünyayi paylasmak ve yasamak zorunda oldugumuzun mecburiyetiyle, baskasinin ölüm zulüm agir yükü altinda ezilip cürümeye basladigi her an ve her yer, bizi ayni zamanda beraber birlikte cürütüp cökerten zehirlesmenin cehennem biriktiren zarar ziyan yekunudur.
Bu bakimdan hayatta hicbir zaman bazi kimilerin mutlulugu hic kimsesizlerin ugradigi savas soygun sömürü talan yagma yikim haksiz hukuksuz insanlik disi dengesizlikten devrini devranini ve düzenini kurmamaliydi.
Bu böyle oldugu icin kimi vakit OSMANLI misali, haydutun haraminin kendini devlet yerine koyacak kadar hakki hukuku sorumlulugu ahlaki ilmi düsünceyi akli vicdani duyup umursayan hicbirseyine saymayarak, kendi bildigi bütün yalan dolan haram yanlis tehdit baski korku kaygi kusku ve endiseleri DiN-IMAN diye mührü altindaki insan kalabaliklarina dayatip direttigi sebebiyle DUYUNU UMUMIYE silip süpürme haczinde bitti ve sanatin sözün iradenin varligin mülkün yerini dayatan direten bölen parcalayan isgalci TANZIMCILER devriyesi devraldi.
Sinasi`den Orhan Pamuga…
Tercumani Ahval`den Ferit Sahin-Dogan Holding BOP ortak cikar patronculuguna sanat siyaset edep din ilgi saglik gida moda müzik kurum birim ilim ahlak millet devlet hersey ve hersey, MEDYA MAYMUNCUGUNUN akli vicdani özgürlügü iradeyi kilitalti zicirli sürgülü iktidarsizlikta tutan BOP cilingirciligiyle sevk ve idare olundu.
Yetmedi,sözkonusu MEDYA adam pijamasiyla orasini burasini kurcalayip kasiyan vaziyette ülke basbakanini `benim dirayetim sana bes basar ` tavriyla poz kesip koz ( Aydin Dogan Mesut Yilmaz`a )kirdirdi.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta