İki yakasıyla ince boğazı
İstanbul bir aynadır insana bakar
Alnında kaderden bir zarif yazı
Her ömürden ömrüne bir hayat katar
Ve uzanmış bir çift köprü elinden
Kıtalar tutar..
...
Kız Kulesi avlusunda gün boyu
Volta atıp durur vapurlar
Ne çok doldururlar durmadan ne çok
Ve karşıya boşaltırlar içini
Üsküdar kadar..
Yeni Camii önlerinde bir grup
Mısır Çarşısı’nın yanında durup
Bin güvercin bir tane beklerken
Bir elinde simit, birinde balık
Bir İstanbul melodisi tutturup
Ve çığlık çığlığa bir ıslık çalar
Oynaşır havalarda şen şakrak
Beyaz martılar..
Güneş başka doğar, gün başka batar
Her manzara kanatlanıp bir rûha uçar
Sultanahmet meydanında çiçekler
Cağaloğlu bahçesinde dört mevsim
Kitaplar açar..
Tarih kazanına bir kepçe gibi
Daldırır Ayasofya kolunu
Burnumun direğine sütunlarından
Elastik ve estetik ve mistik
Kokular saçar..
Bütün kuşlar cıvıldaşıp dururken
Bir kez ötmez Dikilitaş kuşları
Somurtur Firavunun hâline
Somurtur baykuşları
Çekilir tüm sanrılar
Bir tarih fışkırır yazıtlarından
Bağırır erksiz ilahçıklara:
Dilsizdir tanrıçalar
Taştan tanrılar..
Kimi hamal sırtına eşşek kadar yük vurur
Karnı yapışmıştır, beli kamburdur
Yürür silkelenerek
Kuluncu ıslanır dudağı kurur
Kimine peynir ekmek
Kiminin boğazına
İstanbul durur..
İşsiz bir babanın elinde çocuk
Rengârenk vitrinlere simsiyah bakar
Kimileri vardır ki iş stresinden
Depresyona girmiştir hayattan bıkar
Kimi geçer yanından cebi son model
Asgarî ücretlinin üç maaşını
Boynuna takar..
Taksim'in göbeğinden daha münferit
Burnunu kaldırmış göbekler geçer
Yeşilçam filmlerinden ziyâde belit
Senaryolar döner, vurgunlar olur
Ve elit tabakalar İstanbul’u yer, İstanbul içer
Bir düz yolda çocuk kaybolur
Ocaklar göçer..
Gün batınca diskotekler uyanır
Sarhoş eller mezelere dayanır
Kadeh kadeh şeref şanlar yarıştırılır
Leylim leylim leylîlerde bir leylâ olup
Aşka şehvet karıştırılır
Fukarânın tenceresi boş diye
Müsriflerin ellerinde kahrından
Tabak kırılır..
Bir delilsiz türbelerde eller açılır
Aşınır yüz sürmekten demiri taşı
Ve kapıda görünmez aracı durur
Daha eşiğinde sapar dilekler
Ameller kurur..
...
Nurlansın Fatih ve Mimar Sinan'lar
Bu şehrin ne kutlu camiileri var
Ve göğe uzanmış minareleri
Evçten oluk oluk rahmetler yağar
Uzayıp kısaldıkça da gölgeleri
Kıyam durur taşlar secdeye başlar
Ve zikirle gezer mü’min adımlar
İstanbul’da çıkıp bir gün görmez de
Yerebatan Sarnıcı’nın durmadan
Gözyaşı damlar..
...
Velhâsılı sevdiğim İstanbul budur
Sen yoksan İstanbul İstanbul mudur..?
(birdünyâdırİstanbul'05)
Ali TosmerKayıt Tarihi : 29.4.2005 21:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
ne cok yer gorduk,
ne cok yer gezdik,
ama Istanbulun gizemi
hic bir yerde yoktu...
............... bir siir degil sanki bir filim izlemis gibi oldum sevgili Ali... yurekten kutlarim seni.... Siirce...
TÜM YORUMLAR (2)