Gölde yüzen yapraklara
seviler yazmadık mı?
Açlığımızı bastırmanın uğruna
birbirimizi ekmek niyetine
su niyetine içimize atmadık mı?
Kutsallaşan duygular
umutları besledikçe
elimizde kırbaçla
yarınlara yol almadık mı.
Gölgesiz bir bedenin hiçliği
korkuturken bizi
dosta el uzatıp
gözlerimizle çiçekler sunmadık mı?
Toprağı eşeleyip güneşe cilve yaptıran
yeşilli çocuklarını ürkek ellerimizle okşayan
toprağı anamız, aşımız sayan
biz değil miydik?
Irgattık tarlalarda ekinlerle oynaşan
nasırdık katılaşan.
Ellerde kına seviydik genç kızların
yazmalarının kenarında.
Sevdamız bir damardı
bedenimizde çağlayan,
şivemiz ne derse desin
kalplerimiz aynıydı aşk diye atan.
Biz insandık / insanız yaşadıkça.
Ana kucağından mezar taşına kadar
önümüzde bir hayat yatar.
Biz sevmelerin, sevilmelerin
çocuğuyduk / çocuğuyuz
birbirimizden kopmayan
bir elmanın iki yarısıydık / yarısıyız
can ile canan...
Ey uğruna dağları deldirten sevda
dertlerin kum tanesimi ki
kürekle torbalara doldurasın.
Hasretin bir kuşmu ki
tutup da kafeslere tıkasın...
Sevdamız, soframızda aş
çilesi, tuzu biberi
sevdamız, toprağımızda ürün
çilesi, çamurlu seli...
Şivemiz köy de olsa, şehir de olsa
biz aynı sevilerin derdindeyiz
hem cananı, hem insanı sevenlerdeniz...
Kayıt Tarihi : 31.10.2004 12:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!