Her şeyin tadı farklıydı
Anne sütünün, koyun sütünün…
Kollarda havaya atılmanın,
Yerlerde emeklemenin,
Oyuncaksız büyümenin,
Bin türlü belaya göğüs germenin…
(Abbas Güven’e)
Bindiğimiz araç meçhule doğru yol alırken
inme vaktinin yaklaştığını anlatıyordu
yaşlı gözlerin
herkes bir tarafından
asılıyordu sıkı sıkıya
belki de bu yüzdendi
sürekli kayması
hayatın.
Ben doğunca
sen de doğup gel
Dünyaya gözlerimi ilk açtığımda
Karşımda seni göreyim hadi gel
Aşkımız olsun şirin mamamız
Oyuncaktan mahrum
Sizin kentin kral misali tepeleri var
Çamlar taç misali zirvelerde parlar
Gel gör ki, bizim Erek
...........................çırılçıplak
Soğuktan titrer...
Şerefli sırlarımı ifşa edenlere inat
tertemiz alnımı yukarı kaldırdım
Yeni bir aşk savaşı için yola koyuldum Cankuş.
Orduma iki-üç kişi aldım bu kez
en büyük güç kendimin
Ömrümü adayacağım yeni bakışlar
Gittin, belli bir süre
kaldım eksik...
Sonra bir parçan ile döndün
kaldın eksik...
soğuk şiirler yazıp yaz sıcağında milleti üşütme sen burayı Antalya mı zannettin