Yün dokumadığım için, 
ha bugün ha yarın 
tutuklanma buyruğunu beklediğim için 
- evim her an hazır 
baskınına polisin-, 
kağıt bile satın alamadığım için, 
kazacağım 
bütün başıma gelenleri, 
ve tüm sırlarımı 
zeytin ağacının gövdesine, 
evimin bahçesine dikili. 
Kazacağım tüm 
hayatımın öyküsünü, 
kanlı günlerimi dilim dilim, 
naralarımı, çığlıklarımı, 
portakal ağacının gövdesine 
ve mezar taşlarına ölülerimin. 
Damla damla emdiğim 
bütün acıları 
silmeye yetecek 
onda biri bile 
gelecek tatlı günlerin. 
Kazacağım bir bir 
topraklarımızdan çalınan 
her parçanın numarasını, 
sınırını ve yerini köyümün, 
köyümde eğleşenlerin yıkılmış evlerini, 
kökünden sökülmüş ağaçları. 
çiğnenmiş kır çiçeklerini. 
Kazacağım bir bir 
sinirlerimi büke büke parçalayan, 
uzmanlaşmış bir sürü adamın adlarını, 
ve bütün hapisanelerin adlarını, 
ve ellerimi kenetlemiş 
her çeşit kelepçeyi, 
ve tüm dosyalarını 
gardiyanlarımın, 
ve üstüme boşalttıkları her küfürü. 
Ve kazacağım: 
«Küfr Kasım, seni unutmadım.» 
Ve: 
«Doruğuna çıktık kanlı dağların.» 
Kazacağım sonra, 
anlattıklarını 
bana güneşin, 
ve ayın fısıldadıklarını bana, 
ve kumrunun dediklerini bana, 
âşıkların terk ettiği 
kuyunun başında. 
Hatırlamam için iyicene, 
kazacağım 
ayakta, dimdik, 
bütün acı günlerimi, 
ve her sayfasını bozgunun, 
tohumdan 
dağa kadar, 
kazacağım hepsini 
zeytin ağacının gövdesine, 
evimin avlusunda dikili. 
Çeviri: A. Kadir - S. Salom
Kayıt Tarihi : 5.6.2015 16:28:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 
 



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!