Ülkemiz ve en yakın komşularımız Ortadoğu ülkeleri baskı ve ateş altında… Demokrasi ve insan hakları askıya alınmış, her an ölümle burun buruna yaşamakta… Bu şartlar altında ürkek korkak çoğunluk kendini kurtarma çabasında… Demokrasi yanlılarının, bu düzene başkaldıranların bir kesimi de teorik olarak örgütlenme ve birlikte hareket etme bilinciyle palaz pantaraz örgütlenmiş ama bu örgütlere henüz su verilip çelikleştirilememiş… Bu keşmekeş içinde her gün en değerli ve mücadelenin önünde yer alan insanlarımız kurban edilmekte…
Bu durumda günümüz şartlarına bakınca daha önce önemsemediğim Çin daması geliyor gözüme… 1x2 cm boyundaki taşlar ardı sıra büyüyerek, 3-4 metre büyüklükteki taşlara kadar sıralanmış… En küçük taş yani 1x2 cm’lik taş yandakini devirince, yandaki öbür yandakini devire devire 4 metre boyundaki taşı deviriveriyor… İşte 1x2 cm boyundaki taşın zincirleme olarak 3x4 boyutundaki taşı devirmesi şaşırtıcı geliyor…
Bu günkü siyasi durum bu Çin damasına çok benziyor. En alttaki bireyler kendini korumak için mücadeleden uzak durdukça, küçük gruplar fazla riske girmekten korktukça, muhalefet partileri de çaresiz kalıyor, devletin gücünü elinde tutanlar da, bu zaafı çok iyi değerlendirerek, tüm toplumu esir almaya devam ediyor… İktidarda kalabilmek için en acımasız şekilde insanlara saldırıyor…
Geriye dönüp son 15 yılda bakacak olursak kaybettiklerimiz çok büyük boyutlarda…
• Eğitim ortaçağı örnek alacak şekilde temelden gericileşiyor
• Bilim adına hiçbir çaba kalmadı…
• Sağlık tamamen özelleşiyor. %3 civarındaki sağlık kesintileri %20’lerin üstüne çıktı.
• Doğal kaynaklar yok ediliyor. Avrupa’nın çöpe attığı nükleer atıklar ülkemizde değerlendiriliyor.
• Özel mülkiyet haklarımız yeni çıkan yasalarla elimizden alındı…
• Polise ve jandarmaya olağanüstü haklar tanındı ve keyfi uygulamalar alabildiğine arttı.
• Yaşama haklarımızı tehdit eden mafya babaları ödüllendirilmeye başlandı…
• İşsizlik olağanüstü boyutlarda onun sonucu büyün kesim açlık sınırı altında yaşamaya mahkum…
• Emekli olma hakkı diye bir hak kalmadı…
• Sigorta çalışanların güvencesi olmaktan çıkıp, özel şirketlerin finans kaynakları oldu…
• İş kazaları kat kat arttı… İş kazalarında ölenler, Ortadoğu savaşında ölenlerden de fazla… (Haberlere göre Temmuz ayında 205 ölüm, bu yılın ilk 7 ayında 1.119 ölüm)
• İnsanın yaşam hakkı kalmamış… Sadece işini geri alabilmek için 150 gündür ölüm orucunda olan Semih ve Gülmez için yönetenlerin kılını kıpırdattığı bile yok. Ölmelerinden zevk alacaklar gibi…
Sıralamakla bitecek gibi değil… Aslında bu durumdan kurtulmak için fazla bir şey yapmamıza gerek yok. Birbirimize güvenip dik durabilmek yeterli… Üretim içinde olan milyonların üretimi durdurması, üretim dışında kalanların sokağa dökülmesi, bu kayıpların geri alınması için yeterli… Çin damasındaki ilk taşın bir adın geriye devrilmesi ya da hiç devrilmemesi gibi… Askere giderken ‘’Binlerce asker içinden sıra bana gelmez’’ diye cepheye savaşmaya gidenler, ’’ yübinlerce insandan sıra bana gelmez’’ deyip sokağa dökülebilmeleri gerek.
Kendi haklarımızı sessizliğimizle kendimiz teslim ediyoruz. Onlar güçlü değil, onlar zayıf olduğu için saldırganlar. Devrildiklerinde kötü akıbetlerini gördükleri için saldırganlar. Onları güçlü kılan bizim sessizliğimiz bizim ‘’Ben kurtaracak değilim ya…’’ düşüncemizin altındaki pasifliğimiz. Onları güçlü kılan, bizim gücümüzün farkına varamayışımız…
Bu ne kadar sürer böyle? Biz sessiz kaldıkça sürüp gider. Ölüm bizim kapımıza geldiğinde ise, arkamızda kimse bulamayız. Bizi bizden başka kimse kurtaramaz.
Bize kurdukları en önemli tuzak, daha önceden damgalayarak birbirimize karşı araya koydukları düşmanlıklar ve çıkar farklılıkları… Küçük bireysel çıkarlar için kaybettiklerimizin boyutuna bir bakın. Tuzaklara meydan okuyup bütün halklar kucaklaşalım… Bizi bu hallere düşürenlere meydan okuyalım. Bakın göreceksiniz nasıl patır patır dökülecekler…
Gelin bir olalım. Beynimizdeki zincirleri kıralım… Ölümleri ve baskıları durduralım…
Kayıt Tarihi : 7.8.2017 23:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!