Bir türkü yak...
Yanık bir türkü yak
Hüznünden kainat ağlasın
Beni anlatsın
Sen ol nağmelerde
Yankılansın dağ doruklarında
Saclarının teli ile
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu sayfa Şairlerin Er meydanıdır. Güne düşen Yazar ve Şiirleri
hakkında fikir teatisinde bulunulup, yorumlar yapılır. Ancak son
devran da, adeta bir reklam sayfasına dönüştü.
Meşhur olmuş ve toplum da tapan tutamamış kişilerin CD ve
kasetleri sayfada paylaşılıyor. Aşağıda ki örnekte görüldüğü
gibi. Bu doğru tutum ve davranış eylemi değildir.
Bura da çok güzel ve detaylı yorum yapan Şairlerimiz var.
Sizin buraya Resimli CD ler koymanız, onların emeklerine
gölge düşürmektedir...SAYGIYLA---OZAN ÇAKIROĞLU.
Sabit İnce, Antalya'da bir etkinlikte tanışdığım yüzü güzel, kendi güzel, şairliği yanında yayıncılığı da olan edip bir kişilik,
Şiirini burada görmek iyi geldi, sitenin en eski üyelerinden birisi, umuyorum sağlığı yerindedir de biz daha çok şiirini okuruz.
Şiir güzeldi.
Yüreğimiz üşürse, şiirlere sarılırız.
Üşürse ruhumuz, türkü yakıp ısınırız...
?si=nUK9NlQ5-bns0dsG
Şiir kendi içinde çelişiyor.
''Beni anlatsın
Sen ol nağmelerde''
''Mısralarda tek seni yutayım''
Sanırım burada biraz yam... lık var.
Şair halleri olur böle şeyler.
O kendini biliyor..
?si=urjZ13tZiwobzAOW
Ne güzel. antoloji.com'a ilk şiirini 31.05.2000'te asmış bir arkadaşımızın şiiri güne getirilmiş. Sevindim doğrusu. Benzer şekilde siteye üye diğer arkadaşlarımıza da güne gelmek çok yakışacaktır düşüncesindeyim.
Saygılarımla.
Bir beşer'in böyle bir türkü besteleyip yakması mümkün değildir Sabit bey ama size sizin istediğinizin daha fazlasına sahip formüller ihtiva eden ve dünyadaki bütün türkülerden, şarkılardan ve şiirlerden daha güzel ve de daha etkileyici bir kitap olan Kur'anı okuyup her türlü dertlerinize derman yapmanızı tavsiye edebilirim. Onunla henüz tanışmadıysanız, bir an önce tanışıp haşir neşir olmanız lazımdır.
Hayırlı sınavlar.
Çok güzel, mükemmel duygu dolu bir şiir.
Bir türkü yak
Sonsuzluğa uzanan bir ses
Gönlümü serinleten nefes
Desinler ki 'harika, çok enfes'
Bir türkü yak
Dudaklarım titresin
O türkü dillerde gönüllerde
Unutulmasın söylensin
Bir türkü yak...
Seven desin bu haykırışı muhteşem... Şairin yüreğine sağlık...
Bu şiir ile ilgili 8 tane yorum bulunmakta