Konum, Nuray Alper hanım’ın yürekten bir söyleşi ihtiyacı doğuran içtenlikli yorumu oldu. Siz, bütün antoloji.com şairler sitesi değerli, her biri pırlanta yürekli Şairlerim diye saygıyla yaşattığım sevgimin eşsiz değerlerisiniz. Nasıl başlayacağımı bilmiyorum, bu konuda oldukça beceriksizimdir, ama zaten biliyorsunuz kimi zayıf yanlarımı. Önce beni etkileyen ilk paragrafını alıyorum sevgili Nuray hanımın, elbette yürekten teşekkür ederek:
'''Benim tanıdığım(tanımak istediğim) , derin düşünce ve fikir yapısından istifade etmeyi düşündüğüm, insan karar ve haklarına saygı yönünde tanımlandırdığım Sevinç Kavuk bu sayfanın sahibi değil, olmamalıydı... '''
‘Türkiye Demokratik Olacak’ başlıklı şiir olarak hırs denilebilir belki, eğer konuyu ilk defa duymuş biri okumuş olsaydı, diye geçiyor içimden. Konu vatan olmaktan bir adım daha ileri giden Anayasa ile bu hükümetin ilgileşimi olunca, kişi olarak var olup olmadığım meçhul, olmayan varlığım nasıl sevgi kaybedebilir veya kazanabilir bir ayrıcalıklı konu olarak kalıyor.
Benim geriye dönük sabır ve saygıyla izleyebildiğim, gözlemlediğim kadarıyla bu güne kadar Türkiye hiç hükümet sevgisi tatmadı, tattırılmadı da. Bu gerçeği inkar edecek hemen hiç kimse yoktur, ben de olmayacağım. Peki, bir başka hükümet olacak birlik var mı diye soruyorum elbette kendime, yanıtım hayır, yok. Bu hükümeti kabul edebilmeme hiç bir neden olmayacağı, olma olasılığı olmayacağı halde, neden bu kadar düşünce yapaylığı hakim? Ki bu, kişi olarak değil, vatan konu ise, ancak toplum varlığı olarak düşünebilmeyi en azami sefillikle dahi kullanabilmeye an’dır.
Basit bir örnek almaya çalışacağım, aklıma hemen şu an için bir şey gelmiyor, belki üzüntümden. Bana sevginiz veya güveniniz için ben elimden gelen en berrak halimle geldim aranıza, öyle kalacağımı sağlamak benim elimde olduğu için korkmuyorum ve benim kadar da hürsünüz bu kararda.. Ama sizlerin üzülmenize kıyamam. Anlamanın, anlatabilmenin bir orta yolunu aranmak da bana düşüyor elbette, zira burada konu olan yazım ve şiirimin savunusuna davet edilmiş oluyorum, deneyeceğim. Bir ilk cümle daha, insan, var olan vatan konusunda, bir sarsıntı karşısında her olanağı dener de bir çare bulamazsa, boyun eğer elbette, engeller sert duvar silsilesiyle süresiz prangalanırsa, bir basitliktir bu, doğaldır anlatımın da var olan basitlik kapsamına düşeceği, bunu kendi canımızda tadıyoruz, başkalarından örneklere ihtiyacımız kalmıyor. Çuvaldızı başkasına batırmadan iğneyi kendine batır sözüyle düşünüyorum sadece:
:::::Çuvaldızı elden kaptırmazsam bu şansım olur, kaptırırsam iğnem bile yok haldeyim... bir Filistin-israil yarım asırdır kanıyor, taş atıyor silaha karşı…
:::::beş bin yıl körpeliğinde bir uygarlıkla yaşatarak yaşanan bir tarihin Göktürk-Oğuztürk-Atatürk ile kurulu genç Cumhuriyetin Anayasası bir başka ülkeye benzemek zorunda değildir, zira Batı ülkeleri demokrasiyi ancak (insan yakarak) 1945’lerden sonra alel acele demokrasiye geçişleri eksik ve yetersiz olabilir, değiştirebilirler, değiştireceklerdir elbette. Bu vatan bu topraklarda kuruludur, bu coğrafyasıyla da yaşamış, yaşatılmış ve yaşayacaktır. Böyle nice nedenler sıralayabilirim. Bununla, demek istediğimi kesin ve kararlı söyledim demek olduğu kadar, söyleyeceğim daha da. Bununla, korktukça değil, en az dahi endişe hissettiğim sürece bu duruşumu koruyacağım.
Ben sevgimi pazara sürmem vatan uğruna. Vatanım hasretimdir! Vatanım damarımdaki kanımdır. Vatan toprağımın sevgisi beni nurlandırmaya yeterliliğini barındıracaktır. Düşüncelerde anlaşılmayan yönler olacaksa eğer, boynum kıldan incedir, derhal düzeltir ve özrümü de kusurumdan kat kat ağırlaştırarak sunarım dim dik tutarak başımı, yüzüm görülsün diye. Yaşamımda, vatanım adına, boynumu eğdirecek bir tek an yaşatmayan Allah’ıma kurban olayım, yaşadığım sürece bu canım vatanıma kurbandır. Bir düşüncede aczime karşılık, insafsızca ve tekrar tekrar, canlarını bir düğün edasıyla vatan toprağına taşıyanları anarım…bir an olsun vatanımın bu tarihlere kadar var olan halinin bir tek anını olsun, aklıma getirmeye kudretim oldukça: önce düşünceme acizliği yaşatmam, sonra canımı vatanımdan esirgeme acizliğine düşmem. Türkçem ise,
Türkçemi zorlandıran düşüncemin kıyama uğratılışıdır. Türkiyemde düşünürlerim var, rektörlerim var, ordum var peygamber ocağım. Vatanın koynunda olup da rahatlığın veya rahatsızlığın belki kimi düşüncelerde bakışı başkadır demeye an değildir. Öyle bir an yaratıldı ki, buna rağmen ve asla geçmişteki hükümetleri neredeyse arattırıyor demeyeceğim. Çünkü aramayacağım. Yeni bir çalışma organizesi er veya geç doğacaktır şekillenmeye. Sabrederim. Bu hükümet sızlatıyor diye eskilerin bir tekinin izine rahat gözle bakmayacağım. İçimi gıdıkladılar, aldım elime silahı çıktım dağa okuyorum meydan havasına bürünmeye tenezzül edecek kadar kaybetmedim daha. Gerekirse bunu da yaparım, göz kırpmadan…
Vatansız yaşadım 40 yıl yeni yurdumda, uzaktım bir çocuk yüreğimle bilmem gerekene, hislerime sarıldım, varlığım Türk, dilim Türkçe, uygarlığın sevdasıyım ben diye diye. Her ülkenin kurallarına sonsuzca bir kusursuzlukla saygılı yaşadım. O ülkenin bu ülkenin dinini imanını parmaklamadım. Yüzüne güleyim bana şunu, ağzına bal süreyim bunu gibilikler duymadım ben, vatanımda neden duyulacakmış bu diye daha hakkım var, savunacağım. Vatan evladı, vatanın var olan hakimiyetinin sağlığı için çalışabilir ancak. Ismarlamaz ordan burdan!
Düşüncelerimi, vicdanımın en berrak, bilincimin en olası düzeyde, en ufak endişe duyduğum an bilginin en sağlıklısını, en son çalışılan bilim değerlerine ulaşmaya hatta azami çabalayarak, en titrek ruhumla sunuyorum sizlere. Eğer tükenirsem, görev bilincimdir, her şeyden önce aranıza katılışımın tüzüğü var hayatı sayfam olarak hakkına, geri çekilmeyi bileceğim diyerek katıldım aranıza. Ve dönüp dönüp kontrol ediyorum, aman kusuru olmasın diye. O vatan bir çocuk ruhunun hassaslığıyla bir yaşam ocağıdır. Öyle yaşıyorum yıllarımı hasretle. Asla, ama asla, annemin dahi ki, aşırı seviyorum, hatırına bakmadım asla, doğru olarak yapılması gerekiyorsa, doğruluğuna kanaat olmaya kanat olmaya göz dahi kırpmıyorum. Yoruldukça, ağlamayı geceye ayırıyorum kararlı, azimli. Düşüncelerimde asla bir taraflılık yoktur! Tek şartsızlığım vardır, Allah’a teslim edinceye kadar Vatanımın evladı olacağım, sorumluluk bilinciyle, ne kadar kabiliyeti hak kıldıysa da hamd olsun diyeceğim!
Vatan konusunda, üzgünüm, ne özrüm var, ne de vaz geçmeye en ufak bir niyetim var, henüz, bedensel özürlü olarak, elhamdülillah daha dinç ve sağlıklıyım. Sağlığımda anladığım yeteneklerimi özrüme dengelemeye ne olacaksa da esirgemeyeceğim. Sorunlarımız kişisel olsaydı, daha iç açıcı anlar yaratabilecek kadar yaşamı her tecrübesiyle sevdim, severek yaşadım, sunabilirdim. Bir tek güzellik var ki yüreğimde özel taşıyor, özelliğini koruyorum: Hepinizi, her birinizi çok seviyorum. Sevgimi asla, düşüncesi öyle de az olsun, şöyle de çok olsun haline, basitleştirmem. Sevgim daimdir.
Bir savaş cephanelerini tarihlerimiz dolu dolu yaşamış, düşman askerlerine dahi, örneğin esir düştüyse, sevgiyle barındırılmışlar. Avrupa, Amerika zevkinin tadını gözlerinize sunamıyorlar yayıncılarımız sanıyorum, burada gaz ocaklarının hayalini görerek yaşadığımın bilinciyle, 168 ülkenin, insanlığın umursamaz ne iğrenç onursuzluğunu, bana adalet diye yığıştırabilecek anlara hazır olmaya, tanımaya, öğrenmeye, anlamaya ve her şeye rağmen pırıl pırıl sevmeye taviz vermedim. Benim gerçeğimi bana başkası anlatamaz! Benim vatanımın geleneğini hop geldi hırlaşıp da, vatanımda sen busun diyemez vatan henüz var oldukça! Tükendiğim zaman ancak olanak doğar. Ve susmayacağım, üzgünüm… en samimi açıklamamdır bu…
Zaten bir zamanlar alamancı deniliyordu. Dediğimi yapmıyor ben de okumayacağım, bakmayacağım hal örnekleri, her günlük yaşantımdır. Bir meslek edinmenin yolları, babanın çarşıdan diploma satın alıp getirmesi kadar bir uzaklık olmadığını, öğrencilik yıllarımızda az çok tattık hepimiz de. Alışığım bunlara. Asla Türklüğümü incitmeye neden doğmadı yaşantımda henüz. Eksiltmedim duygumda. Hoş, zaten eksilmez ki! O benim ruhum! Hepinize sevgim, saygım, hürmetimle
Eylül 2007
Her bırakılan not ile, her hissettiğim ile ekleyeceğim.
Eğer bir laf edersem, hakkına emeğimi de düşünmeliyim
Taşınan vicdanın kıyafet dokusuna elimi koyabilmeliyim
Vicdan borcu, bütün gücün karanlığındaki berraklığı bulmaya çabadır
Hiç bir ölüm döşeğindeki ruh dile inkar ettirmez! Vatanımın ölüm döşeğinde taşıyorum yüreğimi! Allah’ımın hışmına hiç bir insan aklı ermez! Allah’ımın hışmını bu dünyamda yeryüzüm aşkına daha kirpiklerimde taşıyorum! Ahretimde yüreğimde taşıyacağım!
Sanılmasın ki şehitler Allah’ın sofrasında huzurdalar. Onlar bıraktıkları vatanın oruçlarını tutuyorlar! Bu yüreğimin gerçeğini hep sundum seve seve, dünya diriliğim olarak, ahretimin şahit diriliği de olacak.
Hiç yüreğe ayak sokulur mu? Ana yüreğine, Anayasamın yüreğine ayak sokanlara Allah’ımın ramazan bereketi hışmını yağıyorum o yüreklere! Hiç yaralı bir ceylanın otlağına ganimet çöreklenilir mi? Bu vatanımı yaralayan yüreklere Allah’ımın hışmını yağıyorum, yağacağım, müsterih olun! Hiç vatan yırtan yürek olur mu? Vatanımı yırtan yüreklere Allah’ımın hışmını yağıyorum, yağacağım, müsterih olun! Yüzde elli üç ise vatanımın evlatları, hıyanet eden, 1500 km. kağıda uzatacağım, elimdeki tek güç bu ise, esirgemeyeceğim. Kirli ruhların esvaplarına Allah’ımın hışmını sabun olup, yağmurunu yağıyorum, yağacağım! Değil bir iki cırtlayan laf, söz duymak, vatanım gibi sitemdeki her iz ile km. katlayacağım.
Müsterih olun, bedenimin güçsüzlüğü Allah’ımın hışmından o nurlu vicdanı, vatanımın huzuru ve mutluluğunu bu yüreğim ahretine taşıyacak! Yeryüzümün her soluğuna teşekkür dolmaya bu yüreğim bütün yırtık yüreklere Allah’ımın hışmını hissettirip, kana kana tattıracak bütün varlığının yarattığı kadar azametiyle! Ne bu dünyamda, ne ahretimde susmayan vicdanım olacak! Yıktığı yuvanın üstüne yuva kurabilmiş varlık olmamıştır! İşte budur Ramazan bereketi nuru! Varsın olmasa da mecalim bir kenar köşesini onarmaya, aczimden gam yemem, sabrederim! Müsterih olun bu sabrımla yüzleşeceğim!
Vatanımın ruhunu incitenin tek lokması inmeyecek kursağımdan! Çalışkanlığı sükseleyen hesabını bilecek. Yırtık yüreği, pörçük dili taşıyanların karşısında durmaya bu yüreğim metanetimi duracak! Türkün doğuşudur düşünmek! Vatandır namusum, bedenim değil! Vatandır var olan nuru kirletilmeyecek! O yürektir namus! Yüreğimin karnı yok acıkacak! Allah’ımın hikmetinden suyudur yüreğimin gıdası! Allah’ımın hışmına sınır biçilmez, taviz kaldırmaz berraklığı! Vatan bölünmez! Millet bölünmez! Cumhuriyetimin ruhu yaralatılmaz! Taviz dilenciliğine baş koymaz, hasret koklayan, yaranın ciddiyetini tadan yüreğimindir bu ses!
Kim olursan ol, ne olursan ol, vicdanınla ol! Budur bu vatanımın ruhunda düşün varlığı! Nerede olursam olayım, bu vicdanımın varlığına birliği ve bütünlüğünü taşıyorum, taşıyacağım! Bu vatandır kardeşlik! Ne ırk, ne cins benzetmeliğine baş eğmez, tenezzül etmeye cüret dahi edemez!
Dilediğiniz gibi tepinin, alın hırsınızı, kalacak olan o vicdan olacak ıslaha muhtaç! Sebep ne olursa olsun, suç ne olursa olsun! Bu vatandır ıslah kucağı! Budur sabrımın yüzleşeceği vicdanı! Bu topraklarıdır vatanımın hikmet-i nuru! Müsterih olun sağlığı pırıl pırıl parlayacak!
Eylül 2007
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Bence bu konu yıllardır istismar edildi. Bu konu kişisel hak ve özgürlükler zemininde kendiliğinden ve kalıcı olarak çözülür.
Hiç kimsenin başı açılmaya veya kapanmaya zorlanmamalıdır. Buna kişinin kendisi hür iradesi ile karar verebilmelidir. Kişinin tercihi ne olursa olsun saygılı davranmalıdır. Eğer biz kendimiz saygı görmek istiyorsak önce biz başkasına saygılı davranmalıyız ki, bize de saygılı davranılmasını beklemeye hakkımız olsun.
Kimsenin ne layikliği ne de milli kıyafetlerimizi istismar etmeye hakkı yoktur.
Cumhuriyetin değerleri ve halkımızın tercihi siyasetin emellerine malzeme edilmemelidir. Gereksiz tartışmalarla vakit kaybedildiği inancını taşıyorum.
Ülkemizin çağdaş dünyada layık olduğu yeri alabilmesi için sonuç getirmeyecek kısır çatışmalar ve yapay gündemler yerine; El ele vererek bilgi çağında hak ettiğimiz yeri almalyız Bunun yolu bi biriyle didişmekten değil el birliği ile çok çalışmaktan geçiyor.
Bizden sonra gelecek kuşaklara Borçsuz bir ülke bırakabilmeliyiz. Gelecek nesillere sağlam bir demokrasi sanayileşmiş bir toplum Yarınına güvenle bakan bir toplum bırakabilmeliyiz.
Başını kapatmış, yok ayağıını açmış,... tartışmaları arasında ülkenin katlanarak artan dış borcunu kimsenin gördiüğü yok.
Yeterli bilgi ile donatılmadığından işsiz kalan binlerce üniversite mezununa kimsenin aldırdığı yok
Sanki toplumun üzerine ölü toprağı serpilmiş. Her kes gözünü televizyona dikmiş kısa yoldan şöhret olma hayali peşinde. Toplumun törpülenen ahlaki değerlerini. kimse tınmıyor bile.
Bu güzel ülke ve bu güzel ülkenin güzel insanları Mutlu yaşamayı en az gelişmiş ülkelerin insanları kadar hakkediyor.
Bir lokmaya binlerce şükür sunan necip halkım her şeyin en güzeline layıktır.
Gün birlik ve beraberlik günüdür. Gün el ele vererek çok çalışmak günüdür. Gün tartışma ve atışma günü değil gün, gönül seferberliği günüdür.Gün ülkemizi kalkındırmak ve haklkımızı mutlu yaşatmak için dış borç batağından kurtulma günüdür. Gün gençlerimize iş olanakları sağlama günüdür. Gün topyekün kalkınma hamlesini başlatma günüdür.
Milletin başı ve ayağı ile uğraşmanın kısır döngüsünden bize bir fayda yoktur. Vatandaşım nasıl giyinmesi gerektiğini herkesten daha iyi bilir. Bunun için kimseden bir icazetine halkımın ihtiyacı yoktur. Elinde icazet belgesi ile dolaşanlar kendi işine baksın.
Yüksek ahlâk timsali fedakar Anadolu insanını kimse kendi çıkarları doğrultusunda yeniden biçimlemeye kalkmasın. Benim vatandaşım bu oyunlara gelmez. Geçmişte de gelmedi bugun de gelmez yarın da gelmeyecektir.
Bu ülkeye deli gömleği biçenlerin hevesleri kursaklarında kalacağı gibi toplumun üzerine ölü toprağı serpiştirenler de emellerine ulaşamayacaklardır.
Geçmişi hatırlayın:
Kardeşi kardeşe sağ -sol kamplaşması ile düşman edenler, Alevi - sünnî ayrımcılığı ülke insanını bir birine kırdıranlar... şimdi de Lâik - Antilâik kamplaşmasını hazırlayıp yeni Çatışmasının zemini hazırlamakla meşgul olup bunun sinsi planlarının detayları ile uğraşıyorlar.
Bir an için düşünüyorum:
Mekanı cennet olsun benim rahmetli annemin başındaki örtünün kime ne zararı vardı? ..
Şu an öğretmen olup binlerce öğrenci yetiştiren kızımın başı açık diye kime ne zararı var?
Sevgi ve saygılarımla.
Dr. İrfan Yılmaz.
içtenlikleriniz dolu yorumlarınıza saygım dolu teşekkürlerimi sunuyor, o ellerinizden, metaneti sağlığı ile duyarlığa betimleyen yüreğinizden öpüyorum. Ve bu kadar yıllar hep türü ile oluşanların tekrarı oluşmaması için, borçların artışı körüklenmeden, geride boynu bükük duran bu kadar sorunlar varken, aklı, fikri yormanın tuzağından kurtuluşun düşüncelerde başlayacak amacına dirilmek ve sağlıklı bir hayırla çalışmaları ileriye taşıyabilecek var oluş emeğine hep soyunmuşumdur, bütün ve olabildiği kadarıyla yeteneğimi, samimiyetimi güzel ve dürüstlüğe hep yönlendirmeye inançla, vatan varlığı ve bütünlüğüne hep titrek yürekle bir bilinç varlığımı hep sağlıklı uyanışlarla, varsın en azı olsun maddi veya görsel kişi varlığımla ama sevgiyi en yüksek becerebildiğim düzeyde taşımaya heyecan ve duygularımı koruyarak bir yaşamdır, takdirle uygulamaya hep özenimi de yine titrek yüreğimle, yürütebilme gücüm ve direncime saygım olmuştur. Bu niyet ve diyetle emeğinizin bu güzelliğine teşekkür ediyorum.
Laiklik, Anayasa, Vatan sınırları konumunda tehlikenin doruğundayız, ilk verilecek emek düşünceye yücelmek, düşünebilmeyi birlikte başarabilmektir, bu tehlike doruğu ile düşünceye gem vurma zamanı değil. Halkımız düşünmeye ve konuşabilmeye kusursuzca bilgilenmeye yüreklendirilmeli. Hep teselli olamayacaktır hep güzel dileklerde bulunmak, 'zaman kaybı yaratılmamalı' konusunu en güzel değerleriyle benimsediğimiz, ancak bunu iki ayrı deneyişlerle anlatıyoruz birlikte.
Titrek yüreğim en az bir endişeyi hissediyorsa, boş ver be canım diyebilmem için çarpmıyor o varlığını, bu saygı aşkına hep duyarlığımı koruyacağım, taa ki bu güzel dileklerimiz tehlike çanlarını, imdat sirenlerini aşıncaya kadar ve hep gönlümüzdedir, hiç gücü azalmadan duruyor el ele bir birliğimizin o içtenlik güzelliği... ara sıra sarsıtılma tuzağına düşüyor sadece... Hep niyaz ettim, hep niyaz ediyorum ve edeceğim yüce Allah'ımdan, bir birlik, kardeşlik bütünlüğü olan ulus varlığımıza sağlığını koruyabilme anlayış ve bilinci yüreğimizde taşıyabilenler olabilmeye, takdiri ve ihsanını... yüreğinize sağlık, ellerinize sağlık, hürmetlerim dolu selamlarımla çok değerli saygın düşünürümüz Dr. İrfan Yılmaz bey.
Eylül 2007
Sevinç KavukKayıt Tarihi : 24.9.2007 20:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yazının Başlığına
insan insana bakar, kör olmak içim sıkar
kar bir günü, kar bir güne, ah efendim ne çıkar
Miyasoğlu..
Voltair'e ' Demokrasi nedir ?' diye sormuşlar.O da:
_Ben sizinle aynı fikirde değilim ama sizin de fikrinizi savunmanız için canımı bile seve seve veririm, demiş.
Bu gibi olayları böyle yaklaşmalıdır. Gurbette öğretmenlik yapmış ve onları tanıyan biri olarak açıkyürekliliğiniz için kutlarım...
TÜM YORUMLAR (3)