BİR SIFIR ÖNDEYİM
Kıştan üşüyen kuşlar kadar nereye sığınacağını bilmez bu HÂLİMLE gecenin tüm efkÂrını içime aldım yine. Sonra durdum ve düşündüm. Yapma bunu kendine dedim kendime. Umudunu törpüleme. Kendi kendini bitirme.
Ama olmuyor işte. Ben bir türlü ömrümün yorgun akşamlarını üstümden çıkartıp atamıyorum. Yüreği ağzında çocuk hÂlimden arınamıyorum. Yapamıyorum. Çünkü ben yalnızlıkla yan yana oturuyorum.
Ey yÂr sen bu ne demek bilir misin? Hiç sırsıklam yalnız kaldın mı ömründe tek bir gün. Hiç aynalarda kendi hÂline acırcasına ağladığın oLDu Mu senin? Hiç küçük De olsa hÂli canındanmış gibi gelen bir göz ışığına can veresin gelDi Mi?
Arayıp Da bulamadığın şefkatlerin oldu mu meselÂ, annesiz kaldın mı hiç? Yaşayan babana sarılmak isteyip sarılamadığın oldu mu? Yada en canının acıdığı anda bunu bile bile ve göre göre yanında olmayan babanı yine De özledin mi sen? Kokusunu duydun mu burnunun ucunda?
Daha kendi ağzı süt kokan küçük bir kızın anne olması ne demek anlayabilir misin? Kardeş sevgisine evlÂt sevgisini harmanlamanın mÂnÂsını sezebilir misin meselÂ? Hiç böyle attı mı senin yüreğin?
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...