Memleketinden, memleketimi çıkarıyorum
Ortaya yaşadığımız şehir çıkıyor.
Şehrinin, şehrimin aklı karışıyor...
Beyaz sayfalara şiirler yazıp duruyorum
Gözyaşım dökülüyor sayfalara, yazılar siliniyor
Ben üstünden geçiyorum yazıların
Şiir anlamını yitiriyor... Şiirin aklı karışıyor...
Yüzümün bir profilinde sen varsın
“Aşığım ve seviyorum”dediğim için suçlu oluyorum.
Resimlerim çekiliyor bir sağ, bir sol profilden
Resimlerden sen çıkıyorsun...
Ne suçlunun ben olduğum, ne de senin olduğun anlaşılıyor
İkimiz için “Bunlar bir bütün” diyorlar...
Seni benden, beni senden ayırt edemiyorlar...
Bir bilbord da benim resmimi asıyorlar
Baktıklarında seni görüyorlar
Ben sen oluyorum, sende ben...
Adamların aklı karışıyor...
Sen bu şiirimi okuduğunda...
Ben seninle ilk ve tek buluştuğumuz yerde olacağım
Bir fincan çay ısmarlayacağım kendime
Açık ve tek şekerli...
Şeker bir kenarda kalacak seni atacağım çayıma
Seni yudumlayacağım...
Sen şaşırıp gülümseyeceksin sadece bana...
Garsonu çağıracağım yanıma...
Duymayacak beni, bir daha çağıracağım
Yine duymayacak benim çağırdığımı
Sonra yüzümü sana çevirdiğimde
Hadi garsona “bir ıslık çal” diyeceğim...
O sırada garson gelmiş olacak yanıma
Senin için bir fincan çay söyleyeceğim...
“Beyefendiye bir çay “ diyeceğim...
Garson “hanımefendi masa da sizden başka kimse yok” diyecek
Siz çayı getirin birazdan gelir...
Garson şaşırarak çayı getiriyor... Garsonun aklı karışıyor...
Yedi tepeli İstanbul’un...
TEPE’sinde sen oturuyorsun
HANE’sinde ben...
Şehrin haritasında TEPE kayboluyor HANE oluyor...
Belediye TEPE’yi arıyor, bulamayınca aklı karışıyor...
Benim gibi bir meleğe “cadı” diyorsun...
Oysa ben bir meleğim... Cadı demen hoşuma gidiyor
Bir süpürge bulup yüreğine uçuyorum
Melek; Cadı oluyor... Cadı ise Melek
Bu işe Şeytan'ın aklı karışıyor...
Bu ülkenin Anadolu’sunun
“İÇ” bölgesinde sen...
“DOĞU” ‘sunda ben yer alıyorum
Ülkenin haritasında iller birbirine giriyor.
Sınırlar çizilemiyor...
Biz seninle komşu şehir oluyoruz...
Sen bana, ben sana acı bir kahve içmeye geliyoruz
Mehmet Efendi’nin aklı karışıyor...
Asya ile Avrupa’yı birbirine bir köprü bağlıyor..
Bir yaka da sen çalışıyorsun bir yaka da ben...
Aynı mesleği yapıyoruz adımız “muhasebeci” diye anılıyor
Oysa hiçbir şeyin muhasebesini tutmuyoruz
Senden vazgeçemediğim için bana “yeminli” diyorlar
Oysa sen ne istediğini bilmiyorsun “serbest” sana kalıyor
Bu işe bütün muhasebecilerin aklı karışıyor...
Her gece gökyüzüne bakıyorum
Yıldızım kaydığında hep aynı dileği tutuyorum
Yıldızlar birbirine benziyor, ama ben yine de yıldızımı seçiyorum
O kadar yıldız içinde “benim yıldızımı tanımama” yıldızların aklı karışıyor...
Gökyüzü ortadan ikiye ayrılıyor...
Üç dileğin var? Hadi dileğini söyle diyor...
Ben her seferinde seni diliyorum...
Gökyüzü “deli misin kızım vazgeç bu sevdadan başka bir şey dile” diyor
Gökyüzü benim deli olduğumu nereden anlıyor?
Ben bütün şansımı senin için kullanıyorum...
Gökyüzünün deli kızın yaptığına aklı karışıyor...
Bu şiirimi Şair/e ‘ler okuyor...
“Delirmiş bu kız diyorlar, böyle de şiir mi olur? “
Şiire; her şeyden, herkesten çok şair/e ‘lerin aklı karışıyor...
Son sözü ben söylüyorum...
“Görün işte aşk adama neler yazdırıyor.”
(İstanbul, 10.08.2004 *bir temmuz gecesi için...)
Tülay SustamKayıt Tarihi : 25.8.2004 10:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
sevgiler o güzel yüreğine..
aşk adama ne güzel şiirler yazdırıyor...
Harika Tülay, kutluyorum.
TÜM YORUMLAR (7)