Bir sandalye çektim…
Gecenin en suskun, en karanlık ucuna.
Karşıma bu sefer seni değil,
Kendi içimdeki enkazı oturttum.
Diz çöktüm odanın ortasında…
Ama bir tövbekâr gibi değil,
Yıkılmış benliğime başsağlığı vermek için.
Sustum.
Bir kadın… kaç kere susar da
Hâlâ çığlık sayılmaz?
Ne yaparsa bir başkası duyar İçindeki o sessiz feryadı?
Kaç defa…
İçindeki fırtınayı
Buruk bir tebessümle örter aynada?
Kaç defa Polyanna’ya başkaldırir ,Mutluluk oyununda?
Ben güldüm.
Ama aynalar yalan söylemez.
Cam buğusunun ardında,
Ağlayan o küçük çocuğu
gördüm. Yüzümdeki gülüşün ardında
Sen gitmedin aslında.
Ben bıraktım,
Terk ettim kendimi…
Senin olmadığın her anı sensiz olan her yeri .
Bir bakışta… parçalandım,
Bir sessizlikte… yok oldum.
Beni unuttuğun, yok saydığın her yerde…
Ben de unuttum kendimi.
Sana ait ne varsa,
Gözlerimden söküp…
Dualarıma gömdüm.
Adını…
Bir daha içimde anmamak için,
Ruhumu zincirlere vurdum.
Hafızamın en karanlık kıyılarına… hapsettim.
Ve evet…
İtiraf ediyorum:
Seni severken… kendime bile yalan söyledim.
Kendimi kandırdım.
Kendimi oyaladım, avuttum…
Çünkü sevgi sandığım şey…
Belki de sadece gidişinden sonra kalan korkularımdı.
Yalnız kalmak mıydı asıl korkum ?
Ama bugün… evet, bugün
Diz çöktüm.
Teslim oldum geçmişteki acılarıma, kavgalarıma, isyanlarıma.
Diz çöktüm…
Ne sana yalvarmak,
Ne de seni affetmek için.
İlk Kez sadece kendim için
Bu,
Bir kadının (ya da bir adamın)…
Kendi kalbine ettiği secdedir.
Ben…
Kendimden af diledim.
Ben… sadece insanım.
Sadece kadın (adam)…
Ve sadece…
Çok kırıldım.
Yara aldım.
Ve tövbe ettim…
Sana.
Kayıt Tarihi : 4.5.2025 15:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)