Bir Kedi Sükûneti ve Beton yığını...
Beton. Yine beton. Ufka kadar gri bir yorgan.
Gökdelenler, sivri dişli devler, bulutlara değil,
hırslarımıza uzanır, daha yükseğe, hep daha yükseğe.
Metalik bir rüzgâr eser cam kulelerin arasında,
insanlığın fısıltısını değil, kâr marjlarının şarkısını taşır.
Aşağıda hayat, bir karınca telaşı, milyonlarca ayak,
yüzler ifadesiz, kulaklarda geleceğin gürültülü vaatleri,
kalplerde görünmez bir sayaç, hep bir şeylere yetişme, birilerini geçme telaşı.
Caddeler, nehirler gibi akar, ama su yerine acele taşır, endişe taşır.
Reklam panoları, renkli yalanlar fısıldar gecenin körüne,
"Al, tüket, daha çok ol, daha fazlasına sahip ol!" diye bağıran neon ışıkları.
Ve cepler, ah o cepler, hep biraz daha boşalmak için dolan, hep biraz daha derinleşen dipsiz kuyular.
Ama dur bir an. Nefes al. Bak!
O devasa binanın gölgesinde, kaldırımın en ücra çatlağında,
inatçı bir ot filizi uzatmış başını, yeşil bir çığlık griliğin ortasında.
Kimse görmez onu, kimse eğilip de sormaz,
"Bu cüret nereden, bu yaşama sevinci kimden miras?" diye.
Ya da o terk edilmiş parkın köşesindeki bank, boyası dökülmüş, yalnızlığa dost olmuş,
üzerine kaç mevsimin hüznü yağmış, kaç umutsuz bakış konuk olmuş,
kim bilir kaç yorgun bedene, kaç kırık hayale sığınak olmuş sessizce.
Ve bir kedi, belki de o ilk şiirdeki Asfaltın Altındaki Nefes şiirimdeki kedinin uzak bir akrabası,
kıvrılmış bir dükkân eşiğine, terk edilmiş bir gazete yığınının üstüne,
güneşin en cılız, en utangaç ışığını bile bir lüks sayarcasına içine çeker.
Onların zamanı başka bir ritimde akar, bizimki gibi takvim yapraklarında hapis değil.
Ne bir sonraki terfinin kaygısı, ne de birikmiş faturaların ağırlığı omuzlarında.
Sadece nefes. Sadece o anın tenine dokunan sıcaklığı ya da iliklerine işleyen serinliği.
Ot filizi, toprağın binlerce yıllık direncini fısıldar rüzgâra, kökleriyle tutunur hayata.
Bank, sessizce dinler şehrin gürültülü sırlarını, yargılamadan, küsmeden, beklemeden.
Kedi, kehribar gözlerini yarı yumar,
ne dünün pişmanlık hayaletiyle boğuşur ne de yarının belirsiz, parlak vaatleriyle oyalanır.
Pırıl pırıl bir şimdi, patilerinin arasında tuttuğu en değerli hazine.
Onlar, paranın satın alamayacağı, hırsın gölgeleyemeyeceği bir zenginliğin doğal mirasçıları,
bilmeden, talep etmeden, sadece var olarak.
Biz ise koşarız, hep koşarız, nefes nefese bir maratonda,
bir sonraki zirveye, bir sonraki hayale, bir sonraki "keşke"ye doğru.
Unuturuz o kaldırım çatlağında sessizce açan çiçeğin direncini,
unuturuz o eski bankın vefalı sabrını,
unuturuz bir kedinin kayıtsız bakışlarındaki o saf, o anlık, o derin huzuru.
Gökdelenler yükselmeye devam eder, daha da yükseğe, daha da gösterişli,
cepler delinmeye, ruhlar daralmaya, kalpler nasırlaşmaya devam eder.
Ve ruhlarımız, o en derindeki, en çocuk kalan yanımız, usulca sızlar, duyulmaz bir çığlıkla.
Belki de hayat, gerçekten de,
o kirli sanılan birikintiden korkusuzca içilen bir yudum suda gizlidir, kim bilir?
Belki de gerçek mutluluk, bilgelik,
hırsla tırmanılan, baş döndüren zirvelerde değil,
bir an durup, eğilip de fark ettiğin o küçücük ot filizinin sarsılmaz yeşilinde saklıdır.
Beton. Gri. Her yer.
Ama bir yerlerde, hep bir renk sızar içeri,
inatla, umutla değil, sadece varoluşun kendinden menkul hakkıyla.
Sadece an.
Tıpkı o kedi gibi. Gözlerinde ne bir umut kırıntısı, ne de düne ait bir pişmanlık.
Sadece an. Ve o anın içinde gizlenen sonsuzluk...
Hasan Belek
09 05 25
Akçay
Toplumsal Gerçekçi Şiir: Toplumun sorunlarını, eşitsizlikleri, yoksulluğu, emekçi sınıfların yaşamını gerçekçi bir bakış açısıyla ele alan şiirlerdir. Genellikle eleştirel bir tutum sergiler.
Deneysel Şiir / Somut Şiir: Dilin sınırlarını zorlayan, geleneksel biçimlerden uzaklaşan, bazen kelimelerin görsel düzenlemesiyle (somut şiir) anlam yaratan şiirlerdir.
Bu eser bunlardandır..
Kayıt Tarihi : 9.5.2025 13:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Toplumsal Gerçekçi Şiir: Toplumun sorunlarını, eşitsizlikleri, yoksulluğu, emekçi sınıfların yaşamını gerçekçi bir bakış açısıyla ele alan şiirlerdir. Genellikle eleştirel bir tutum sergiler.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!