siyah beyaz bir fotoğrafın gece bekçisiyim
kimsesiz geometrik şekiller üretirim
en fiyakalı makasımla
narkozu olmadan yırtıyor saç tellerini
yırttıkça yırtıyor nefesimin boşluğunda...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Teşekkür ederim Ahmet abim
"anne; tüm çocukların dudaklarında ve kalplerinde tanrının adıdır" the crow
Teşekkür ederim Ahmet abim
Uzun şiirler bana hep ilginç gelmiştir,
Galiba şiirlerde evrim geçiriyor :) geri de kalan benim sanırım,
Uzun şiir olmasına rağmen başlangıçtaki anlatım ve farklı kelimeler sona kadar aynı duygu ritminde ilerlemiş.
Güzel bir şiir olmuş, kutluyorum Veysel bey
Teşekkür ederim Gökhan bey değerli cümleleriniz için.
Sevgi ve saygılarımı sunuyorum
hayat nereden vuracağını iyi biliyor...insanın gerçek öyküsü yüzünü defalarca sürdüğü yemeni de yada siyah beyaz fotoğrafta ...
işte o an başlıyor yolculuk... kederle...
hüzün dolu bir şiir daha...
ve yine muhteşem...
sevgiler..
Çok teşekkür ederim Canan Hanım.
Kıymetli cümleleriniz ile anlam kattınız.
Sevgi ve saygılarımı sunuyorum
biat edilmiş çenesi bağlı tüm ışıklardan
saklıyorum kendimi,
son tülbentin de
asılı kalsın yüzünün dairesel günbatımında...
çok hoştu şiir.
Teşekkür ederim Yasin bey.
Sevgi ve selâmlar
sahi
fotoğraftaki görüntüyle konuşmak için
ses kaç desibele varmalı?
Murathanın 20 yıl kaç mil eder uzaklığımıza dediği gibi sanırım...
Teşekkür ederim Selda hanım anlam katan değerli cümleleriniz için.
Sevgi ve saygılarımı sunuyorum
son öpücüğün
yamalı bedeninden düşerken yanaklarıma
hasretine isyan hafızama
verdiğin merhamet yetmiyor
boğuyorum boğazımda
logaritmik ve boyutsuz sesimi,
lanetliyorum kirpiklerine dökülen
kalibre edilmiş----Şiirin en vurucu tarafı okurken değil şiirleri okuyunca beğeniyorum bu gün okuduğum muhteşem şiirlerden biri kutluyorum
Teşekkür ederim değerli yorumunuz için İbrahim Bey.
Sevgi ve saygılarımı sunuyorum
siyah beyaz bir fotoğrafın gece bekçisiyim
kimsesiz geometrik şekiller üretirim
en fiyakalı makasımla
narkozu olmadan yırtıyor saç tellerini
yırttıkça yırtıyor nefesimin boşluğunda
Şiirin ana fikri burda .Fotograf hep özlem taşıyor,doyulmamış bakmalar ve öpmeler.
Ahh şair,anımsamalar sızım sızım sızlayarak sokmuyor seni o fotoğrafın göğsüne. Ne kadar çok orda kalmak istediğini okudum.
Hüznün ince ince dökmüş isyanlarını ve muhtaç yanını
Gecen eksilmesin ama gün de çoğalsın içinde
Şiiri hisseden, anlayıp anlamlandıran değerli yüreğinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum
sessiz cigliklarin desibeli olmuyor yazik ki..
mezarlarimizda yasayanlari sakliyoruz..
tebrigim de fotograflarda kalsin.
Teşekkür ederim değerli Şair kıymetli cümleleriniz için.
Sevgi ve saygılarımı sunuyorum
Güçlü imgeleri ile etkili bir kaleminiz var, çok güzel yazıyorsunuz, kutluyorum...
Teşekkür ederim Nurten hanım değerli cümleleriniz için, hoş gelmişsiniz şiire, varlığınızla anlam kattınız.
Sevgi ve saygılarımı sunuyorum
Bu şiir ile ilgili 29 tane yorum bulunmakta