akbaba;
leylak diye diye toprağına taş olmuş.
bülbül;
gül'ün derdine düşmüş, yoldaş olmuş.
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Devamını Oku
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
sallama çayın yanında iyi gider diye düşündüm...
aynen öyle oldu :) Tebessüm veren siirinizi kutlarim Tülay hanim
Sevgi&saygilarimla
'Garibim' ki ne garibim, olan leylağa olmuş. Tebrikler Tülay Hanım. Çok hoş bir şiirdi, gülümsettiniz.
Ben bu hoş şiirini kaçırmışım canımcım
kızım valla bişeyler kaçırdım... bu ne hız, bu ne duruş,bu ne vuruş,bu ne kinaye böyle? papatya gibi yumuşak dururum deve dikeni gibi çarparım diyorsun yani...
evet ki...çay demleme olsaydı ,şiir daha güzel olurdu herhal..
Sevgili Tülay
Son zamanlarda hep haşlayan, taşlayan şiirler okuyorum kalemlerden. Bunların Özel bir sebebi var mı bilemem. Ama tespitim odur ki, Sen ve kalemin, Taşlarken bile nezaketten ödün vermiyorsunuz. Zaten şair odur ki,kelamına küfrü, argoyu yerleştirmeden hicvedebilsin. İşte asıl onun adı hicivdir.
Yoksa piyasadaki bilumum aşağılayıcı argoları, küfürleri alt alta getirip te uzun uzun kafiye yapmak değildir hüner. Oysa hiciv adı altında sedece KÜFÜRLER okuyoruz artık. Egoların dışa vurmasına delalet olan küfürler. Bence hiciv şairi önce mert olmalı. Adam gibi adam olmalı. (BURADAKİADAMLIKTANKASTIM eril-dişil KAVRAMI DEĞİL TABİİ)
Özü de sözü de bir olmalı ki attığı ok hedefe isabet etsin. Saygınlığı olmalı ki sözü kale alınsın. Yoksa “adın ne Reşit, sen söyle sen işit” der okuyucu… Haklı olarak…
Muhatabı/muhatapları her kim bilmiyorum. zaten önemli de değil benim için. ben okuduğuma bakarım. Mesela bana yazılmış bile olsa o şiir. İçeriğine bakarım. Gerçekten yazan kalemin asilliği var ise o hicivde, takdir eder şapka çıkarırım mertlikle.
Sevgili Tülay, senin kaleminden bu nezih taşlamaları okumak güzel. Hani bir söz vardır, “herkes dünyayı nasıl bilir, kendi kalbince”
Seni tanıdığım kadarı ile:
içi dışı bir,
özü sözü mert (ki hep derim; Pantolon giymekle erkek olunmaz) diye
yüreği kadar varlığı olan (ki sende dağ gibi bir yürek var)
ve estetik bir hiciv kalemi olan, adam gibi adam bir şairsin.
Kalemine karşı sorumluluğunu bildiğine inanıyorum
Zira Rivayet edilir ki; Allah kendi nurunu 4 parçaya böldüğünde ilk kısmından önce kalemi yaratmış,,,Ve bir vebal yüklemiş kaleme de, kalemi kullananlara da. Bu nedenle yazarken de konuşurken de dikkat edilmeli… Boşa yazıp çizmemeli.
Hükemaya sormuşlar: ' Akıllı insanın alameti nedir' diye. Hükema cevap vermiş.: 'Az konuşması, kelimeleri israf etmemesi, meramını az sözle anlatması' diye.
'Peki en akıllı insan kimdir ' demişler. Hükema cevap vermiş.' Bilmiyorum, çünkü daha hiç konuşmayanı görmedim'…anlatmak istediğim anlaşılmıştır umarım. Zira mesajı posta kutusuna attım.
Ben sallama değil demleme çayı severim. Eee asalet doğuştandır sonradan kazanılmıyor
Sevgilerimle
ABLAN
Sallama da olsa, demlenmiş te olsa iyi gidiyor.
Mutfaktaki ahçı çok becerikli :-)))
Sevgilerimle...
Eveet demleme çayın üstüne çay tanımıyorum bende. Kuş gribi uzak dursun memleketten. Sevgilerimle
Ne kadar sallarsan salla,
Demleme çay gibisi yoktur..:)
Muhabbeti dersen valla,
Sallamadan daha da çoktur.:)
...
Kuş gribi olanlara acil şifalar...
Muhabbetlerimle..
:))))
Kutlarım
Sevgiyle
Bu şiir ile ilgili 15 tane yorum bulunmakta