Bin Yıllık Yalnızlık Şiiri - Almira Almira

Almira Almira
16

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Bin Yıllık Yalnızlık

Ahenksizce titreyen bir kırıntı gibi düşüyorum gözden
Sürat, nefesimi kesiyor fakat yol bir türlü bitmiyor bin yıldır.
Zaman yarı yolda durmuş,
Varoluşsal bir sancıya tutulmuş kıvranıp duruyor.
Yüzüne baktığımda, gebe olduğu bütün anlar
Yaşanmak için doğmaya hazırlanıyor.

Hakikatin adı özlem olmuş,
Her bin yılda bir nöbet yeri değişiyor.
Bin yıldır boğazıma oturmuş yutkunmama engelken,
Şimdilerde gözlerime tırmanıyor.
Bir bin yıl da, seyir orucu tutturmaya niyetleniyor.

Köpük köpük kabarıyor bahçemin ağacı,
Tetikteymişçesine omuzları gergin!
Ve derin bir ahh! çığlığı koyvererek silkeliyor dallarını,
Bir çırpıda yaparaklarını döküyor.
Bir daha ahlar dolup taşana kadar bu kez
Filizlerini büyütmeye koyuluyor.

Zamansız kurulmuş alarmlar çalmaya başlıyor,
Hipnoz ediyor vicdanı tik tak sesi
Ve vicdan uyuyunca gözlerini ansızın açan, bu kez insafsızlık oluyor.
Ayrılık prangalarından kurtulup
Her yere ilmek ilmek nüfuz ediyor,
Terk etmeler altın çağını yaşıyor.

Kediler bile gitmeye yelteniyor,
Kendini kurtaran şefkatli ellerden.
İçlerinden birine dokunmuş merhametin,
Hemen ayırt ediliyor.
Ayrılık onu sensizliğe kurban ediyor,
Diğerlerine göz dağı verircesine.
Bir daha senden gitmeye yeltenecek hiç bir kedi, sana gelemiyor.

Görüyor musun, her yerde kol geziyor izbandut.
Ne var ne yok tarumar edip kireç kuyularını besliyor.
Yayılıyor iyice özlem, sinsi bir suikastçi gibi.
Kırıp yürekleri geçiriyor, kör baltasını biliyor,
Bin yıldır zamanı kolluyor.

Sancıyan ve yok sayılışlar listesinin en başına bile öylesine iliştirilen toz zerresi,
Her şeye rağmen, kabuğun içinde evrimini tamamlıyor ve inciyi var ediyor.
Bir inci tanesini terk ederken verilen geri dönme vaatleri,
Var edilmesinin aksine çok kolay oluyor,
Dilek çaputu gibi asılıyor bekleyişler Gökkubbenin kandillerine
Ve hiç dönülmüyor.

Gece, bin yıldır özlemekten halsiz kalınca sonunda ayıyor,
Bin yıllık özlemler sözleşmiş gibi hep birlikte, birer birer düşüyor.
Tapınaklar kucak açıyor,
Tekmelenmekten sivrilen çakıl taşları selamlıyor tüm yalnızlıkları,
Ve onları Merope’nin kundağına sarıyor.

Hatipler meydanlarda susmak için toplanıyor,
Peşleri sıra oluk oluk ateş böcekleri.
Sofralar kuruluyor, göğe doğru kanayan ezgiler uçuşuyor.
Ateş böceklerinin dansı daha henüz başlamışken bitiyor.

Ölüm merasimi,
İşte bu kısacık ana sığdırılıyor,
Ahali çok görmüyor, ne de olsa bin yıl sonra yeniden doğmak için yalnızlık ölüyor…

Almira Almira
Kayıt Tarihi : 4.4.2022 10:35:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Almira Almira