Bilsem Ki Şiiri - Deniz Gece Mavisi

Deniz Gece Mavisi
906

ŞİİR


49

TAKİPÇİ

Bilsem Ki

Bilsem ki şimdi bana geleceksin,
gözlerimden süzülen yaşları yanaklarınla sileceksin,
dudaklarıma adını bir kere daha mühürleyeceksin,
seni kabul etmeyen bu yüreği
söküp atarım.
Her parçamdan, her hücremden,
ta ki sana ait olmayan her iz silinene kadar.

Bilsem ki mevsimlerden hazan,
yüreğime lapa lapa sen yağacaksın;
mevsimlerin suçu yok,
seni bana çok görenleri bir bir yakacaksın,
Her gülüşleri, her bakışları
ateşle, dumanla sileceksin
ve ardında sadece sen kalacaksın,
saf, yıpranmamış bana ait.

Artık dilimde dua, dudağımda yeminsin;
bilsem ki öleceksin,
mezar taşını yüreğim yapar,
Anılarınla yaşarım.

Bir düğüm gibi,
bir yara gibi,
bir büyü gibi,
kalbimin en mukaddes yerine adını kanla yazarım;

Dokunamaz kimse sana,
izin vermem asla!
Sana dair ne varsa,
her bir hatıra, her bir anı seni haykırır bana.

Bilsem ki sen gideceksin,
Ben biterim,
sen yaşa!
Ama gitme, demem;
çünkü gitsen bile, adınla nefes alır,
gözlerinle bakarım,
Bilsem ki seni beklemek,
bu dünyada tek yaptığım iş olacak,
Bir ömür beklerim.

Bilsem ki senin ellerin ellerime değecek,
her çizik, her yara, her eksik parçam tamamlanacak;
bilsem ki sen gideceksin,
her gidişin bir fırtına,
her dönüşün bir güneş gibi parlayacak göğsümde
Açıp bağrımı onun değil benim canımı al azrail diyeceğim.
08.11.2025 19:54

Deniz Gece Mavisi
Kayıt Tarihi : 8.11.2025 19:55:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Tuna Kafkas
    Tuna Kafkas

    öyle ya,
    araya aylar girmişti, ayakta kalabilmek için
    sokak telefonunun ahizesine sımsıkı
    tutundum ellerin saya saya,
    içim yanarken donuyordu ellerim,
    buza kesmiş bir kentin şubatında…,
    ve şimdi lavantalar serpiliyor
    bembeyaz kefenine ki çek içine kokusunu,
    çözülsün buzların aşk…,

    kabanımın düğmeleri de olduğunun
    farkına vardım o perperişan günün akşamında,
    yine aynı koordinatta,
    yüz seksen derecelik bir açıyla,
    elli kilometrelik bir derinliğe bakıyorken,
    yaşamın devam ediyor olması
    böyle bir şeydi galiba,
    artık sana mezar,
    kalbim aşk…,

    bu karda kışta tabanları ılıcak
    ayakkabılarıma şükran borçluyum,
    boğazımı saran kabanımın düğmeli yakası,
    çenemi ısıttığın için minettarım sana,
    eyvallah namazım,
    birkaç huzurlu nefes veren bir miktar virdim,
    vefalı yâren sohbetin için sana da,
    sana da teşekkür ederim,
    arkadaş aşk…,

    tekrar hoş geldin göz çukurlarıma çöken mahzunluk,
    hüzünle en dipten köşeden temizlenen yaradanın evi,
    kalbim; selam sana ve
    mevladan ihsan insan yüzüm,
    safalar getirdiniz kederinizle,

    ve buyurun baş köşeye aziz anılar…,

    gözlerin gülsün hekimim
    kalmayacaksın vefasız,
    ve zordu hasılı
    mütehassıs olmaya metelik vermemiş,
    sevgili pratisyenim sevmek seni…,
    eğitim araştırmanın kan merkezi
    demleri sonrası kopan veda tufanlarına
    tahammül ağır geliyordu,

    bir kere sevdan;
    iltifat sayıyordu tenkidli tespitleri ve
    saplama çakan saptamaları…,
    ruhumla irtibatta kalırken ruhun
    teklifsizdin hep,
    yaklaşımların ve ilgi kuruşların ve,
    çözümlemelerin ve yön tayin edişlerinde,
    zahir kaidesi tanımazdı muhabbetin…,

    ki benim ötelediklerimse
    uslu durmuyordu daim,
    soytarı ve günübirlik akan,
    bu sokak kumpanyalı cemiyet denen sirkin,
    beyhudeliklerinde düşe kalka,
    bulanmıştık bir kere kırmızısına
    arsız muhabbetin…,

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)