Bir anlık bir hatanın insanın yüreğinde nasıl bir yangın çıkardığını, şimdi çok daha iyi anlıyorum. Kaybetmenin acısı, bir gölge gibi peşimde; nereye baksam, nereye gitsem, o derin pişmanlık gözlerimin önünde duruyor. Sanki ruhumun derinliklerine kazınmış bir yara bu, kapanmak bir yana, her gün daha da derinleşiyor.
Senin gidişinle içimde bir boşluk açıldı; kelimelerle anlatamayacağım kadar karanlık, sessiz bir uçurum. Bir zamanlar, sana dair umutla dolan kalbim, şimdi kederin ağır yüküyle eziliyor. Gözlerim kapanır kapanmaz, senin gülüşünü, sesinin yankısı, ellerinin sıcaklığı… Hepsi bir bir aklıma üşüşüyor. Ve her seferinde, o kayıp anın acı gerçekliğiyle yüzleşiyorum: elimden kayan bir yıldız gibi, sonsuza dek ulaşamayacağım bir yerdesin.
Pişmanlık, zamanın geçmediği, acının hiç dinmediği bir girdap gibi beni içine çekiyor. Keşke diyorum, binlerce kez keşke… O anı geri alabilmek, yanlış bir sözü, bir adımı düzeltmek mümkün olsaydı… Ama zaman, insafsız bir rüzgar gibi, beni hep o hatanın kıyısına sürüklüyor. Ne kadar dirensem de, o yaptığım hatanın ağırlığı altında eziliyorum.
Şimdi, geriye sadece sessizlik kaldı. Yokluğunun yankılarıyla baş başa kaldığım bu karanlık, pişmanlığımın derinliğini daha da büyütüyor. Her gece, adını fısıldayan rüzgarda, kendi içimdeki affedilmez hatanın yankısını duyuyorum. Ve bu kederin içinde, bir gün belki de yeniden o ışığı bulabileceğimi umarak, sessizce bekliyorum…
Ah çekip de arkam sıra ağlar var
Bakarım bakarım sılam görünmez
Aramızda yıkılası dağlar var
Coşkun sular gibi akıp durulma
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta