Bilemezdin ki
Yazasım olmasa da, üzerini çektim şiirlerin.
Kanlı bıçaklı, nazlı uşaklı... Neticede şiir ya?
Kül desen kapısında bıraktım, gül desen aynalarla uğraştım.
Yazın nemi, sonbaharın serini düşman ya?
Sen de banasın hiç olmadığı kadar...
Gönül, akkor güzelliğinde;
Cemal Süreya masasında,
bir çay eşliğinde yahut
düz yokuşlar neticesinde bu bakışlara bulandım.
Yağmur altında da durandım;
bilemezdin ki ben, o uzaktaki de dumandım.
Hep bir yerlerdeydim,
hiç buralarda olmadığı kadar...
Şimdilerde yürürümün de oluru yok;
ne yollarına ne de kollarına.
Ne Karabekir Parkı'nda,
ne de o bomboş sokaklarda...
Sana da eyvallah, bana da bundan sonra.
Nihat AKARSLAN
2025
Nihat AkarslanKayıt Tarihi : 27.12.2025 15:55:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiirin hikâyesi, bilinmemiş olmanın kabullenişiyle başlar. “Bilemezdin ki” bir sitem değildir; geç kalmış bir beklentinin artık beklenti olmaktan çıkmasıdır. Şair yazmak istemez ama yine de şiirlerin üzerini çeker. Bu, vazgeçiş değil; korumadır. Şiirler artık sergilenmez, örtülür. “Kanlı bıçaklı, nazlı uşaklı” sözleri, yaşanmışlığın karmaşasını gösterir; aşkın da hayatın da temiz bir tarafı yoktur. Ama sonuçta şiirdir; her hâliyle kabul edilir. Külün kapıda bırakılması, geçmişin içeri alınmamasıdır. Gülün aynalarla uğraşması ise sevginin artık dışarıya değil, kendine dönük bir hâl almasıdır. Yazın nemiyle sonbaharın serini düşman görmek, mevsimlerle değil; hâllerle kavga etmektir. “Sen de banasın” dizesi, bir yüzleşmeden çok bir teslimdir. Karşısındaki artık tehdit değil, yorgunluktur. Şiirin ortasında gönül parlar. “Akkor güzelliğinde” ifadesi, hâlâ sönmemiş bir iç ateşi anlatır. Cemal Süreya masası bir edebî referans değil; yalnızlığın ortak dilidir. Bir çay, düz yokuşlar… Büyük sahneler yoktur. Bakışlar, yaşanmışlığın tortusunu taşır. Yağmur altında durmak, romantik bir direniş değil; alışkanlıktır. Şair kendini “dumandım” diye tarif eder. Görünür ama tutulamaz. Uzaktadır ama tamamen yok değildir. Hep bir yerlerdedir; ama artık buraya ait değildir. Son bölümde yollar ve kollar eşitlenir. Yürüyüş kalmaz; ne mekâna ne insana doğru. Karabekir Parkı ve boş sokaklar, artık çağırmaz. Anılar yerini tutmaz; çünkü çağrı bitmiştir. Finaldeki “Sana da eyvallah, bana da bundan sonra” dizesi, bir veda değil; hesabı kapatmadır. Ne kin vardır ne umut. Sadece bir çizgi çekilir. Şair, ilk kez kendine döner. Bu şiir unutamamayı değil, artık bilinmeye ihtiyaç duymamayı anlatır.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!