Tarif edebilsem seni âşıklarını kıskandırmadan,
Aşık olmak iş değil; zor olan adını saklamak yabandan.
İnsanın içini ısıtan şey saçlarının sarısı mı, gözlerinin büyüsü mü?
Ey güzeller güzeli, ey ay tanrıçası!
Hâşâ tanrılar tanrıçalar yunan uydurması!
Bir güzelliği tasvir etmek için şairin şaşkın çaresizliği bu sözler.
Güzelliğin her şeyi yaratanın bir yansıması gibi güzel,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Doğum gününüz münasebeti ile uğradığım sayfanızda,
Bu güzel çalışma ile karşılaştım.
Tebrik ederim
Yaşayacaklarınız,
Yaşadıklarınızdan daha renkli,
Daha hareketli,
daha bereketli
Geçmesi temennisi ile
Doğum gününüzü tebrik eder
Sağlık Afiyet Başarı dolu bir ömür
Yüce Rabbimden niyaz ederim
Osman ERDOĞMUŞ
SAKARYA
ya olduğun gibi görünürsün, ya göründüğün gibi olursun, yada kendini ve başkalarını kandırmakta bulursun çareyi, önemli olan köprüden önceki son çıkışı yakalamaktır daima.. çaresizlik zor.. çaresiz bırakmak daha da zor....
YALIN dizeler bir çırpıda okunuveriyor tebrikler :
Biblo ya da Tiramisu
Tarif edebilsem seni âşıklarını kıskandırmadan,
Aşık olmak iş değil; zor olan adını saklamak yabandan.
İnsanın içini ısıtan şey saçlarının sarısı mı, gözlerinin büyüsü mü?
Ey güzeller güzeli, ey ay tanrıçası!
Hâşâ tanrılar tanrıçalar yunan uydurması!
Bir güzelliği tasvir etmek için şairin şaşkın çaresizliği bu sözler.
Güzelliğin her şeyi yaratanın bir yansıması gibi güzel,
Bilgeliğim güzelliğine şahit olmak, bilgeliğim güzelliğini anlatmak ister.
Her sanatçı sanatının takdir edilmesini ister.
Yüce Allah en büyük sanatçı zahir insanı yarattı.
O’nun sanatını övmek bile ibadet olmalı,
Oysa şaşmışsa kantarlar tartılmamışsa sözler,
Aşık dediğin aklı uçup gitmiş bir derviş dilinde sevgilinin adı hu diye çeker.
Ey her şeye merhamet eden, nasıl olurda aşıklar cehenneme gider?
Biblo gibisin
Söylesene kimler üzdü seni
Söylesene şiirsel güzelliğine kimler meyletti.
Işığa koşan kelebekler gibi,
Her seven kıskanırdı seni kendinden.
Her evin bir köşesine konsan süs niyetine, her evde bir sevenin olur senin.
Sen bu kadar güzel olunca, azmettiriyorsun gözüne çevrilen her gözü felaketim olmaya
Suçlayamam seni görenleri olsa olsa takdir ederim güzelliğini fark ettikleri için.
Güzelliğin her şeyi yaratanın bir yansımasıdır bilirim.
Bilgeliğim güzelliğine şahit olmakta öte
Güzelliğine bakıp Enel-Hakk diyene hak vermek isterim.
Çirkin adamlar güzel kızlardan söz açınca
Ben ve sen gelir aklıma
Sana sormak istediğim sorular var.
Bir mevsim olsun çok da önemli değil hangisi olacağı
Gözlerinin güldüğü bir mevsim olsun.
Gözlerimin seni gördüğü bir mevsim,
Sıcak çay yanında tiramisu yiyelim,
Çoğusu yakıştırmaz ikisini birbirine
Tıpkı bizi yakıştırmadıkları gibi...
Çokta önemli değil, zaten ben sütlaç severim.
Sırf seni etkilemek için daha havalı olursam daha çok katlanırsın diye
Tatlı yiyelim tatsızlaşmadan söyleyeceklerimiz, yoksa ben.
Yanında sen olacaksan çaya şeker bile istemem.
Bana aşk yakışır kimi zaman.
Ama aşka konu fark etmez.
Ben her Leyla’da bir Mecnun olurum.
Sen her Mecnun’un Leyla’sı
Çok mu ayıp, çok mu yanlış, çok mu çaresiz bu düğüm?
Çözülmezse daha mı mutlu olurlar ikimizi sevenler?
Aşkı, aşıklar tarif edemez; çünkü onların buna vakti yoktur.
Benim sana soracak sorularım var hala,
Birlikte tiramisu yiyelim mi?
Hatta sütlaç daha güzel olur.
Coşkun Akarsu
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta