Hiç yaramaz bana Beyoğlu'nun ıslak taşları!
ya üstünde bir öksüz oturur,
...ya da bir muhallebici çıkışında
ölü bir aşkın ardından
dökülür bir sevdalının gözyaşları...
Hiç yaramaz bana Beyoğlu'nun ışıkları!
bir köfteci vitrininde
....yoksul bir öğrencinin nefes buharı...
bir 'bey' oğlunun
tatlısının kaymağını tabağa sıyıran çatalında
alay eder açlıkla tokluk ayarı...
ayrılan aşıkların ayakizleri üzerinden
...geçer gider yeni sevdalıların tabanları
ıslak taşlar kabarır...
...istediğin kadar bağır..
tahta kokan dükkanlardan üzerine yığılır anı dağları...
Beyoğlu bana hiç yaramaz! !
taşlar bağırır arkamdan
...ıslaktır duvarların yanakları...
ama...taş ağlamaz...
Beyoğlu
03.03.2005
(18:45)
Andrea and
Kayıt Tarihi : 4.3.2005 01:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Mesnevi'den 1170. nci BEYİT: Padişahın cinsinden değilim, hâşa… bunu iddia etmiyorum. Fakat onun tecellisiyle, onun nuruna sahibim. Cins oluş, sade şekil ve zat bakımından değildir. Su, nebatta toprağın cinsinden sayılır. Rüzgâr, ateşi yaktığı, yanmasına yardım ettiği için rüzgârın cinsi demektir. Nihayet şarap,tabiata neşe verdiğinden onun cinsidir. Cinsimiz, padişah cinsinden olmadığı için varlığımız onun varlığına büründü, yok oldu. Varlığımız kalmayınca da tek olarak onun varlığı kaldı. Ben onun atının ayağı önünde toz gibiyim, toz gibi! 1175. nci BEYİT: Can da, canın nişaneleri de toprak oldu. Toprakta onun ayak izi var.” Bu izi bulmak için ayağı altında toprak ol ki başı dik kişilerin tacı olasın. Sizi şeklimin aldatmaması için sözümü dinlemeden şarabımı için, mezemi yiyin. Bu can da, bedenle birleşmiştir ya. Fakat hiç can bedene benzer mi?
Beğenerek okudum ,
Tam-puan tüm şiirleriniz gibi bu şiirinizde...
Umarım şimdi taşlar dahada çok bağırıyordur insanların arkasından...
Tarihtir; tarih hep hüzünlüdür; sade Beyoğlu'nda değil, her yerinde bu memleketin.. Çünkü tersine evriliyor bu memleketin doğası..
Zerafat, Letafet, Hörmet, Güzellik geri geri gidiyor..
Lakin; siz, biz boş bırakırsak sevdiğimiz yerleri sadece kayıplara yardım etmiş, tembellik etmiş oluruz..
doğru laf: sahip çıkmaz isek; örnek olmaz isek.. yani orada olmak lazım.
ya üstünde bir öksüz oturur,
...ya da bir muhallebici çıkışında
ölü bir aşkın ardından
dökülür bir sevdalının gözyaşları...
Hiç yaramaz bana Beyoğlu'nun ışıkları!
bir köfteci vitrininde
....yoksul bir öğrencinin nefes buharı...
bir 'bey' oğlunun
tatlısının kaymağını tabağa sıyıran çatalında
alay eder açlıkla tokluk ayarı...
ayrılan aşıkların ayakizleri üzerinden
...geçer gider yeni sevdalıların tabanları
ıslak taşlar kabarır...
...istediğin kadar bağır..
tahta kokan dükkanlardan üzerine yığılır anı dağları...
Beyoğlu bana hiç yaramaz! !
taşlar bağırır arkamdan
...ıslaktır duvarların yanakları...
ama...taş ağlamaz...'
Şiir adeta konuşuyor...Çok güzel...Birikimler kelimelere çok ustaca yansıtılmış...Tebrikler...Saygılarımla...
TÜM YORUMLAR (30)