yakamozları ilk bu şehirde gördüm.
şehri görmenin mutluluğunu, aldırmadan bakışlara
sahilinde yüzerek kutladım.
doyurdum karnımı sokaklarında,
Alın terimizle çalıştık mekanlarında.
başımız dik
her dem gezerdik tarihin avlularında.
bulunduk hükümdarların huzurlarında
okşardık mezar taşlarını yoğurarak ruhumuzu.
bin yıllık çeşmelerinde giderirdik susuzluğumuzu.
ben sevdim bu şehri, oda sevdi beni galiba.
her an sarmaş dolaştım sokaklarında.
yıldızlar doldururdu her gece avuçlarıma,
açtı sinesini
bağrına basarak, kaldırdı tüm mahrem perdelerini.
böylece serdi önüme tüm güzelliğini.
paha biçilmez kaftanlarını giydirir,
gururla gezinir gibiydim çarşılarında
Tüm masal kahramanlarının izini aradım eşsiz saraylarında
arardım hanların ayak izlerini,
enderun odalarında,
İşitir gibiydim bab-ı hümayunda çınlayan sözler,
görür gibiydim haremden bize bakan yüzler.
ve ihtişamdan yorulurdu gözler.
sanki bendim hekimin tek tanığı
şehrin o kuytu odalarında,
şirpençeye damlattığı merhemden hala duvarında izler.
her devrilen çınara yakılan yüreğimdi sanki ağıtlarında.
kulaktan kulağa yankılanır, içimizde değişik hisler.
Lal olur bazen anlatamaz sözler
bir masal şehriydi elbet,
her beldesi bir cennet.
her gördüğüm cennet, bir başka cennete kapı aralıyordu,
sevdası beni adam gibi adam ediyordu.
Ayrılıktan ötürü
hiçbir gönül tutamaz bu şehrin yasını,
fermanlar yazar ancak sevdasını,
yeryüzünde yaşayan herkes taşır tasasını.
eblehler besler ancak şehre düşman iblisini
herkes kaldıramaz
bu şehrin aşkını, havasını
bir tek bu şehirdi,
bana çektiren sevdasını.
Atıla Yalçınkaya
04.11.2010
Kayıt Tarihi : 4.11.2010 17:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (5)