ilk günlerim gelir hep gözlerimin önüne,
dağınık saçlarıyla kızlar, esmer tenli oğulcuklar.
içi genç kızların göz nuruyla bezeli,
dıştan harebe görünümlü binacıklar.
köye ilk vardığımda peşime takılan,
düşen kalkan ve neşeyle haykıran.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
en köy öğretmeniyim, yeşerdiğim toprağa akarım
ben köy öğretmeniyim,ellerim nasırlı, ter kokarım
Köylerin genetiği ile de oynandı. Eski köyler kalmadı. Tebrikler.
Offfffffffffff. offf... Beni yaşamın tozlu raflarındaki anlara götürdünüz öğretmenim... En gurur duyduğum lakaptır köy öğretmenliği. Öğretmenliğin, yaralı olmanın, köylüye, köye ve çevreye yaralı olabilmenin doyumu yaşadığım yıllardır o yıllar. Çocuklarım henüz bebekken süt iznine gelemediğim için ÜCRETSİZ İZİN ALDIĞIMDA özel okul öğretmeniyken, onca uygun koşullara, yetişmiş, hazır öğrencilere rağmen aynı mesleki doyumu yaşamadığımı itiraf edeyim... Harikasınız... Kutlarım yürekten, tüm içtenliğim, saygım sevgimle...
Derğerli gönül dostlarım; dost kalemler, o denli güzel şeyler yazmışsınız ki nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyor iyi ki yazmışım diyorum. Saygı ve sevgiler gönül dolusu buketlerle...
ben köy öğretmeniyim, yeşerdiğim toprağa akarım
ben köy öğretmeniyim,ellerim nasırlı, ter kokarım.
benim yolum patika, asfalt değil dostlarım
benim otom kağnılar, beygirler, kızakçıklar
değerli bir yüreğin dizelere yansımış şeklini okumnak güzeldi...
Etkilendiğim bir şiirdi, iyi ki okudum. Kutlarım Hikmet Bey.
Beni nerelere götürdünüz bilsenizzzzz.Hikmet Hocam biz her zorluktan gülerek bahsedendik...Ne ulaşım,ne iletişim,ne aydınlanma, ne yol..Hep, ben yanmasam, sen yanmasamla çabaladık bu can ülkeye...Peki neden bir arpa boyu gidemedik?Neden Hocam...Yalnız kaldık dağ başlarında,açta kaldık zaman zaman...Gözlerimiz en çok bir dost sesi özlerdi...Karlı yerlerden ulaşımın olmadığı yollara bakarken..Peki neden boşa mı gitti emekler.?saygılarımla..Şimdi Atamızın hedeflerinin neresindeyiz? Sormadan edemiyorum..
Bir harikasınız dilinize sağlık,Usta kalem çilekeş Öğretmen ne Güzel dile getirmişsiniz duyguları Selam,Selam Gönül dolusu selamlar kaleminiz yorulmasın,
Harikaydi.Gonulden tebrikler
Sevgili öğretmenim,ilk yıllarımı anımsadım şiirinizi okuyunca.Kısaca şunu anımsatayım; o günkü öğrenciler kendi oyuncaklarını kendileri yaparlardı, ya bugün? Eğitimdeki farkı anlatmaya yeter sanırım bu karşılaştırma.Saygılar.
öğretmenim,köyü tekrar yaşattığınız için teşekkürler,biraz hüzün,biraz özlemle.köy tadında bir şiir omuş gerçekten.
tebrikler.
saygılar
Bu şiir ile ilgili 16 tane yorum bulunmakta