Şimdi bir hikâye anlatacağım sana
Dilimin döndüğünce ben Gündüz sense Gece
Dinle…
*
Gündüze uzatır ellerini, gurup vaktinde gece
Sonra koynuna alır gündüzü gece
Zaman vuslattır şimdi
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Ufak ayrılıklar değil midir büyük aşkların kıvılcımı?.. Varsın gündüz ile gece de birazcık ayrı kalsın. Nasıl olsa akşamın olduğu yerde bekleyen yürek yine açacaktır kollarını. Çok keyifliydi okumak. Tam puanımla kutluyorum Canan hanım. Nice paylaşımlara... Esenlikler içinde...
Yaşam bu,
Hep Gündüz ve gece...
Umut sevgi varsa yüreklerde
Bıkmak niye..
...Tebrikler, güzel ve içten bir çalışmaydı.
Ben Gündüz Sen Gece
Şimdi bir hikâye anlatacağım sana
Dilimin döndüğünce ben Gündüz sense Gece
Dinle…
*
Gündüze uzatır ellerini, gurup vaktinde gece
Sonra koynuna alır gündüzü gece
Zaman vuslattır şimdi
Karanlığında gizler sevdiğini
Sever gönlünce
İstemez hiç, aksın zaman
Akmasın zaman
Dursun…
*
Ardından
Doğum sancısı başlıyor
Gece çaresiz gece üzgün
Çünkü
Ayrılık vaktidir kapıda duran
Hiç sevemedi şafağı gece
Öyle ya
Nasıl sevsin, ona ayrılığı getireni
Yeni bir yaşam yüklediği sevdiğini, alacak elinden
Sonra;
Sonra yine hasret başlayacak
Ta! Gurup vaktine kadar…
*
Yirmi dört saat
Böyle akıyor sessizce
Yıllardır aynı sahneyle dönüyor dünya
Aynı acı ve özlemlerle
Aynı sevgi ile yaşıyor gündüz ve gece
Bıkmadan usanmadan…
*
Tıpkı senle ben gibi, ben Gündüz sen Gece
Canan Onuş_17_08_2009_İst.
Canan Onuş
canan hanım ;
çok haklısınız dünya sevgi üzerine dönüyor..geceyi de sevgi kucaklamış gündüzü de..
kutlarım saygın kaleminizi..tam puan 10..akçaydan selam ve saygılarımla...ibrahim yılmaz
Sonra;
Sonra yine hasret başlayacak
Ta! Gurup vaktine kadar…
*
Duygusal güzel anlatımlı dizeler,yüreğine sağlık,tebrikler
harika bir şiir..hocam...sevgiler...saygılar....
harika bir şiir..hocam...sevgiler...saygılar....
kutlarım sevgili canan hanım......selamlarrrr.......
Yirmi dört saat
Böyle akıyor sessizce
Yıllardır aynı sahneyle dönüyor dünya
Aynı acı ve özlemlerle
Aynı sevgi ile yaşıyor gündüz ve gece
Bıkmadan usanmadan…
*
Tıpkı senle ben gibi, ben Gündüz sen Gece
Kutlarım güzel bir şiir okudum kaleminden.
TEŞBİH SANATIYLA USTACA YAZILMIŞ GÜZEL BİR ESER KUTLUYORUM KALEMİNİ SAYGILAR EROL SAGUN.
Ne kadar güzeldi sevgili Ceynan hanım...
Bu şiiriniz bana eski bir şiirimi anımsattı. Sayfama yazmadığım. Şimdi açıp defterimden buldum. Düşünceler ne kadar evrensel değil mi?
GECE VE GÜNEŞ...
Gece, Ay'la olmuş eş,
Her an beraber, sâkin.
Vefâlı ki kıyamete kadar...
Gece'nin aklında güneş,
Hep hayâl kurar:
'Alsam onu koynuma,
Sarıp sarmalasam gece boyunca.
Kimse görmese onu,
Sadece benim karanlığımda...'
Güneş, sırma saçlı yâr,
Yağmurdan sonra tarar saçını,
Yüzü ışıldar...
O da âşık geceye.
Gündüz pür neş'e,
Hasret sarar içini akşam olunca.
Yavaş yavaş tutar yolları,
Gece, hep bekliyor, açık kolları...
Yaklaştıkça yavaş yavaş,
Güneşin kızarır yüzü, duyar heyecan,
Kavuşma ânıdır gelince akşam.
Gizemi sarınca güneşi,
Işır yıldız yıldız gecenin binlerce gözü.
Ay, sessizce bakar, düşünür,
Atar içine acısını,
Dışarı çıkar,
Başbaşa bırakır onları,
Sabaha kadar...
Hâlenur Kor
9 Mart 2004
Bu şiir ile ilgili 12 tane yorum bulunmakta