9 Mayıs 79 ıslatıyor gözlerimi,
Ağlıyor gözlerim gülmek yerine,
Tutuyor ellerim kadehleri,
Ellerini tutmak yerine.
9 Mayıs 79 ıslatıyor gözlerimi,
Yarana dokunsam ağlarsın şimdi,
Yüreği yananın perişan hali,
Emekçiyi köle eden faniler,
Dünya size kalmaz, böyle ebedi.
Daha okunmadan ettiler yasak,
Bahtı kara kıta
Aç susuz barındırmaz sıcağında bu çöller,
Binlerce yıldır halkı hep yokluk içindeler,
Beşer onar toprağa düşüyor bak bedenler,
Yüz yıllardır sömüren ülkeler neredeler.
Bizi deyip kim gelmiş, ise mekânımıza,
Bereket ile gelir, kurulan soframıza,
Suretimiz nur’dan dır, yok hiç fark aramızda,
Değilmi tüm insanlık, aslımız toprak ana.
Dön de bir bak geçerken, toprak da yatanlara,
Sabah vakti erkenden, tulumu giyinmeli,
Vardiya ya yetişmek, geç kalmamak gerekli,
Kuşluk vaktidir oysa kart basacak mecburi,
Kömür tozlu yüzlerin, buz gibi olur teni.
Yerin binlerce metre, inmek var ya altına,
Bilinir var bir amacın,
Hep umuttur adın, sanın,
Bizler için her satırın,
Yazılır infaz postası.
Bahar bitti kış mı geldi,
Hasbel kader böyle düştüm mahpusa,
Aramayın beni sormayın beni,
Dört duvar arasında çekerim ceza,
Unutun aramayın, sormayın beni,
Boş verin dostlarım, boş verin beni.
“Sen özünü erenlerden ayırma,
Bir gün cihan sele gider,
Bir kendini kayırma”. Hubyar Sultan
Ulular yurdunda erişti geldi,
Ahmet Yesevi’nin gülü Hubuyar,
Bir duygu var içimde,
Anlatamadığım,
Bir ihtiras, bir özlem ateşi,
Sensiz bu Erzurum akşamlarında.
Bir gece daha sabah ettim yokluğunda,
(AHMET HİCRİ DÖRTKAŞ)
(URFALI)
Al silahını yürü arkadaşım,
Hürriyet ve Özgürlük savaşında,
Mücadele vererek,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!