Oltaya gelmiş bir palamut sesinden:
merhaba lüfer,
sen, denize düşmüş gümüş bıçak gibi, parlayıp geçerken gözümün önünden
derin ne kadar mavi, mavi ne kadar vurgun, vurgun ne kadar da yorgundu
ve ne kadar keskin aşk çarpmasıydı bu, bir bilsen…
Kadın ve adam oturuyorlardı
Uzakta beyaz dağlar vardı
Gara girmek üzereyken Barselona-Madrid treni
Kadın üzgündü, üzgündü, üzgündü
Adam düşündü, düşündü, düşündü
Devamını Oku
Uzakta beyaz dağlar vardı
Gara girmek üzereyken Barselona-Madrid treni
Kadın üzgündü, üzgündü, üzgündü
Adam düşündü, düşündü, düşündü
yüreğiniz ve emeğiniz çoşkusunu hep çağlatsın Cevat Hocam,saygılar
Mükemmel bir çalışma, harika bir anlatım, şiir akıcı okunası pek güzel bir şiir
Saygılar
Mehmet Çobanoğlu
Oltaya gelmiş bir palamut sesinden:
merhaba lüfer,
sen, denize düşmüş gümüş bıçak gibi, parlayıp geçerken gözümün önünden
derin ne kadar mavi, mavi ne kadar vurgun, vurgun ne kadar da yorgundu
ve ne kadar keskin aşk çarpmasıydı bu, bir bilsen…
yüreği inci tanesi istiridye göz kırparken, kara korsan ruhlu kaya midyesine
kum taneli deniz yıldızı dört koldan sarılmışken, deniz atının dalgalı yelesine
nasıl boğuluyordu gözlerim yüzgeçlerinde, ah bir bilsen…
/ama burası Karadeniz canımın içi, hani matem gözlü kadınların yol gözlediği/
şimdi hoşça kal.
aklıma gelir miydi karışacağı bir gün, damağımın tuz tadına oltanın pas acısı
ölüm yarası iz bırakmaz ama, yüreğime öyle kurşun akıtır ki bu ayrılık sancısı
taka seslerine ve av mevsimli denizlere nasıl küfrederim, bir bilsen…
Avcılar da bir gün avlanırlar dostum yine kaleminden harika bir senaryo ve harika bir final izledik kutluyorum kalemini ve yürek sesini tam puanımla selamlıyor antolojime bir şiirini daha katmanın mutluluğunu yaşıyorum saygılar dostum...
Değerli dost, şiirlerinizi okudukça beynimde, bu değerli satırların ileride bir gün şahane ve eşsiz bir roman olup okuyucuya sunulacağı fikri oluşuyor. Şiir yazmıyorsunuz, her satırınız ve bu satırlara konu duygu, kurgu ve yorumlarınız erişilmezliği simgeliyor adeta...Kim bilir kaç kitap okudunuz, okuyorsunuz ki bu derece enginlerde yüzüyorsunuz...Tebrikler...
Her yaşama ait senaryo, o yaşamın sahibini başrolde oynatır, kendi kendisinin yıldızı yapar.
Senaryonun son satırına gelinceye kadar.
Sonra makine stop der, denizler durulur, bir yerlerden yanık odun kokusu gelir ve gökten bir yıldız kayar.
-------Ve siz bunu çok güzel anlatırsınız satırlarınızla..... Seslendirmeler olağanüstüydü...Yüreğinize sağlık...Saygıyla...
Evet, her insan ya da canlı kendi sahnesinde başroldedir. İstemese de. Edilgence olsa da.
Yine bir imge sağanağı Çeştepe taraflarından.Bir yanı deniz mavisi, öte yanı orman yeşili. Bir yanı günlük güneşlik, öte yanı yangın, av mevsimi.
Şiirler kalemine yakışıyor usta.
Yine kendi dilinizden, kendi yüreğinizdendi. ÇEŞTEPE' ceydi... Saygımla...
biçilmiiş rollerimiz bir önceki yaşamdan bir sonrakine...cıksakta cıkmasakda rollumuze hani paydos desekte yaşama bazen vardır mutlaka başrolu oynayacak sussakta aniden...ve yine ve yeniden...p e r d e.....
kutladım kaleminizi üstadım...
Hayat bu, rollerimizi mi iyi oynayamıyoruz, yoksa yönetmen mi bizlere figüranlığı, bazılarına hep başrolü
veriyor anlayamadım.
Kutlarım.
Can abiciğim Hayat bir sahne,bizler fügüran roller paylaşılmış ve paylaştırılmış,kimi başta kimi kıçta ne mutlu renk,ışık,ses ve efekt verenlere işte sizin yüreğinizde bunu haykırıyor.OLmazsa olmaz aktrist istediği kadar ahkam kessin sen ben olmazsam olmaz.Abi yüreğine sağlık.Saygı ve sevgilerimle.
Bu şiir ile ilgili 103 tane yorum bulunmakta