Oltaya gelmiş bir palamut sesinden:
merhaba lüfer,
sen, denize düşmüş gümüş bıçak gibi, parlayıp geçerken gözümün önünden
derin ne kadar mavi, mavi ne kadar vurgun, vurgun ne kadar da yorgundu
ve ne kadar keskin aşk çarpmasıydı bu, bir bilsen…
İçimi ezer delice bir cesaret
görünmez bir el kilitler kapılarımı,
miskinliğimden değil bu minnet
çaresizim seni sevdiğimi söyleyemem.
Dilsizim.
Devamını Oku
görünmez bir el kilitler kapılarımı,
miskinliğimden değil bu minnet
çaresizim seni sevdiğimi söyleyemem.
Dilsizim.