Başladığın Yerde Son Bulmak Şiiri - Nadi ...

Nadir Gür
36

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Başladığın Yerde Son Bulmak

Sabah ezanı okunurken uyandım
Semerkant’ın Çingene mahallesinde
Dolaşırken buldum kendimi
Semt pazarının ıssız insan silsilesinde
Yalnızlık, kalabalıktayken bellidir.
Sabahyıldızı ihya mı eder benliğimi?
Ve içimdeki arzu beni delirtir.
Yürüdüm, hatta koştum doğruya
Doğudan yükselen güneşten,
Yardım istemedim ve kimseden
Elimde bir cam küre varken
Nereden geldiğimi unuttum,
Gideceğim nasılı bilmiyordum.
Küre camdan cana ısındığında
Duyulmamış adını gösterdi üzerinde
Tenha ve soğuk bir sokak köşesinde
Kanatlandım başucuna otururken.
“Cam-ı Cem” fısıldadı ışığını yüreğime
Sonra göründü bir güzel, tüm buğzuyla
Korkuttuğu kadar heyecanlandıran
Dansı zarif bir buluttu, benliğim.
Işık tekrar fısıldadı yüreğime:
“Afrasiyab’ın Kızı Menijey” diye
Adımı, adını duyduğunda hatırladım.
Bîjen’dim ben, yoklukta var olan…
Turan ülkesinin atları, dertsiz
Ölümlü ve sınırlıydı, dizginleri…
Yaramamalıydı bu işimde bakışları.
Küre karanlıklaştı ve Kaf Dağı’nı
Çizdi, zihnimin tasavvuruna istisnasız…
Kaybolup beliriverdim, halimde
Yüce Sîmurg karşıladı beni kendimde,
Otuz kuşun renk ve âlameti,
Yüzünü göstermişti ruhuma…
“Aya kement atmayı” bilir misin?
Sorusuna karşılıksız kaldım üzülerek,
Cesarettir, en büyük korkaklık
Dedi, Kuloğlu gezdin mi evreni?
Sırtımda kebe, belimde nefir ve cür’a
Kulağımda delik ve mengüş bir halka
Bir elimde keşkül, diğerinde teber,
Gezdik, Sîmurg ile âlemi birer birer…
Babil kuyusundaki Pervîz’i gördüm.
Altın pullu balık, adımı çınladı kulağıma:
Yardım et bana, Zühre’nin kötü imdâdına…
Düşünmemle bir oldu belirivermem,
Musa’nın yakını Kârûn’un simya tabağında.
“Altının özü ben değilim” dememle
Buyurdu, elektron ve proton şerhinde:
“Anlamsız potansiyel gerçeğin fısıltılarıdır,
Kurnaz ve tamamen içe işleyen farklılıklar.”
Yok muydu başlangıçta bir şey?
Tanrı Kayra Han’ı yanıltan Erlig’in
Yaratılmasındaki ilham Akine değil miydi?
Kârun döndü bana ve devam etti:
Menijey’dir senin ilhamın da
Elindeki “Cam-ı Cem” onunla dönüşecek
Eşsiz Cam-ı Cihân-Nümâ’ya…
Etine ve kemiğine büründüm Yunus’un,
Babil’de Bîjen diye göründü hal-i hususum.
Altın pullu Pervîz’i aramakla meşgulken,
İndi zembille bir mücessim gökten…
Erkeklere Zühre, kadınlara Nahîd’di o,
Ağlamaya başladı birden tüm kötülükleri:
“Yaratılış, kendi özgürlüğü için istemektedir bir bedel,
Demirlediğim nedensellikten kurtulmama izin ver! ”
Konuşabildiğimi fark ettim ilk kez:
“Zihin maddenin umududur, umutsa bir hülyadır! ”
Azgın bir veli oldu gözümde Zühre,
Ve Afrasiyab’ın eziyetinde bul dedi, kendini…
Gözlerim bağlı, arabanın atından farksız,
İlerledim bir bahçeye sessiz sedasız…
Güzel musikînin dağarcığında sıkışmış,
Bembeyaz libası ve edasıyla karşıladı beni
Adım Menijey dedi, Afrasiyâb’ın kızıyım…
Memnun olmam gerekirdi ama
Ben Zal Oğlu Rüstem’in yeğeniydim.
Nerîman’ın torunu Bîjen…
Düşündüklerimi duydu ve buyurdu Menijey:
“Ruhani stresin artışına bağlıdır insanlığımız,
Her durum hakkında güzel düşünmektir,
Tıbbın bulamadığı bir tedavinin temeli…”
Gelip buldun beni kötülüklerinle.
İçimdeki hırıltılı ve kaba ses,
Kaçıp kurtul bu adamdan dese de
Devr-i daim bir olmalı, cism ü canımız…
Kötülüklerimde boğuldum, istemiştim oldu
Cevherlerin en güzelisin bakışlarınla
Terk etme beni Menijey, kahr-ı zindanımda
Sâlat u selam getirdim sana Semerkant’tan,
Herat’tan, Buhara’dan, Tebriz’den ve Belh’ten.
Gök indi başıma ansızın, karanlıklaştı ruhum…
Afrasiyâb, var olduğumu hissetti bahçesinde
Gürûhu giriftleşti, vâkıf oldu katlime.
Ayırdı, elmanın iki yarısını yerin dördüncü katında,
Vermedi Âdem ile Havva’ya, kendi çiğnedi özünü.
Kuyuların en şehvetli olanı Babil kuyusunu,
O an duydum Pervîz’in suya tutkusunu…
Adalet timsâli Kîsra, izin vermemişti katlime,
Ecelimle ölememiştim, Menijey’in kalbinde
Burada dost oldum Hârût ile Mârût’la
İsyancı yozlaşmış ruhlarından bana üflediler.
Menijey’in güzelliğini bana yererek övdüler.
Beni yakalayan Afrasiyâb değil, Zühre’ydi.
Katrana benzer güzelliği ile kör etti gözlerimi
Pervîz bir tuzaktı, suda yankılanan
Hislerimin yoluyla buldum, duygumu
Kaybetmek istedim onda ruhumu
Işık ve sevgi kardeş miydi devinimsiz halet-i ruhiyemde
Enerji ve momentumla başardım imkânsızı
Fotonlarımı aynı yöne iletmeye başladım.
Menijey ile bir oldu bilincim, tek yürek,
Dıştaki yüzümü, içteki yüzüme dönüştürdüğümde,
Göründü rüyamda takındığım maske…
Ve birden ben, ben mi oldum seninle,
Sabah ezanı okunurken uyuduğumda?

30 Temmuz 2010

Nadir Gür
Kayıt Tarihi : 30.7.2010 16:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Esra Batik
    Esra Batik

    anlaşılması her insan tarafından güç olan bir yapıda...

    Cevap Yaz
  • Alaaddin Uygun
    Alaaddin Uygun

    t e b r i k l e r

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Nadir Gür