Kahpelikler gördün, çileler çektin,
Ama dönüp asla “Yandım” demedin.
Karanlık geceden şafak getirdin,
Zulme karşı dimdik, süzülen Türkeş!
Bozkırın tok sesi, ruhun bir derya,
Bütün yiğitlerle kurdun bir maya.
Kutluydu davan, yolun hep kaya,
Tufanı önünde ezdiren Türkeş!
Davası kutluydu, aşkı bambaşka,
Ömrünü verdi Türklük davasına.
Mazlumu koruyan kudretli başla,
Zalime celladı gösteren Türkeş!
Kurşunlar yağarken baş eğmedin sen,
Düşmana tokatla söz söyledin sen.
Ülkünü satmadan, leke sürmeden,
Tarihe destanlar yazdıran Türkeş!
Gönüller coştukça sevdan büyüyor,
Sancağın göklerde şanla yürüyor.
Ocaklar adını anıp yanıyor,
Türklüğe yolunu gösteren Türkeş!
Yiğitler yetişti öğüdün ile,
Sönmez bir meşalesin her yürekte.
Şimşekler çakarken engin göklerde,
Düşmanı yıldıran, bezdiren Türkeş!
Başbuğ’um, bozkurdun yolunu çizdin,
Aşılmaz dağları bir nefeste geçtin.
Bir çağ açtın bize sen , yol eyledin,
Türkü uyandıran sezdiren Türkeş!
Sürgün edince, zannettiler sondu,
Kimileri güldü, kimi suskundu.
Ama ki rüzgarın fırtına oldu,
Geceden sabaha yürüyen Türkeş!
Sandılar diz çöktü , büküldü belin,
Sandılar tükendi kutlu emelin.
Oysa ki dünyaya yayıldı sesin,
Zindanda şahlanan, devleşen Türkeş!
Üç Mayıs tabutluk, işkence, dertti,
Türkçülük sesini susturun dendi.
Sandılar ki zalimler her şey bitti,
Tabutta doğan güneş, Başbuğ Türkeş!
Arif Atılgan
Kayıt Tarihi : 6.3.2025 09:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!