Bir şehir her yerinden mi su alır
Însanlar her yerinden mi çaresiz olurlar bazen
Her yerinden mi asılı kalır fikirler
Kovalandıkça inadına istenmediği yürekte
Bir itiraz bu kadar mı bakir kalır
Hükümsüz mü gerçeklerimiz
Kara kaştan bal dudaktan
Emsalsiz bir hal dôkúlúr
Utanmazdır utanır
Bukulur kalîr boynum ele
saçımın her telinden altın tozu dökûlür
Gülme zalım demir değil yar yûreğim eğilir
Ne canın ne cananın
Ne kavganın ne kara sevdanın
Ne suyun çağlayanın
Razı değilim doymam gitsin sicim gibi kaynak su olmaz
Çal duvara narayı
Al eline fırçayı
Ne canın ne cananın
Ne de kavganın
Razı değilim ne suyun doymam ne çağlayanın
Gümbür gümbür gelsin özgürlük misali
Çal yüzüne narayı
Sen,
Nasıl böyle sevilmeler için yaratılmışsın?
Burcu burcu aşk kokuyorsun ihtiras saçlarını salladıkça.
Sen,
Nasıl duruyorsun?
Böyle harap,
Isınalım mayışalım
Ve karnımız doysun taze soğan sıcak ekmek
sundurmanın minderinde
çalkala bir ayran içek
Gürül gürül ocağım
Bana sordular sızı mı
Menfaat mi istersin
Yani vebali benim
Sızlayan yüreğimin
Güzel salınıp gel çaydan aşağı
Kanlı çağıl akar gözden aşağı
Ardımdan salladığın mahçup elden
Selam geliyor el dilinden
Gel kendin söyle
Kendi dilinden
Saçıma taktığın gülden
Kan geliyor hüzünden
Çok konuşurken görmüşlermiş bizi
Haydaaa!
Estağfurullah.
Gülmüşüz yeni yetme kızancıklar gibi
Hadi! ! !
Tövbe,
Dokudu zaman bizi
İlmek ilmek
Dedim ki: cana bedel,güzeliz bırak
Ham kalalım
Çok zor hem mutlu olup hem öğrenmek
Ayrılalım




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!