I. Jonathan. Swift
(Not, parantez içli başlıklar hemen altlarındaki dizelere ait olup benim dizelere ait düşüncelerimden oluşturduklarım)
(Eski küçük bazı notlardan derlediklerim.. Bu notları burası için bir araya getirdim dostlar. Umarım seversiniz.)
Varlıklı adam,yoksul adamın emeğinin keyfini sürüyor.Bin yoksul arasında ancak bir tek
varlıklı var.Birkaç kişi bolluk içinde yaşasın diye,halkımızın çoğu,her gün küçük ücretler
karşılığında çalışarak,sefalet içinde yaşamak zorunda
'Gulliver's Travels'dan
(Ahlaksızlığı rezil etmek)
Kabul ediyorum ki,Dean'in belki de
Fazlasıyla taşlama vardı damarında;
Bu taşlama isteğini de doyurmaya kararlıydı;
Çünkü hiç bir çağ böylesine hak etmemişti bunu.
Ne var ki,kötülemek değildi onun amacı;
Ahlaksızlığı kamçılar,ama ahlaksızın adını vermezdi;
Hiç bir birey ona içerleyemezdi;
Çünkü binlercesini kasdederdi.
03
Eğer dilini de kalemini de tutsaydı,
Başkaları gibi yükselirdi o da.
Ama iktidar hiç aklına gelmedi,
Servete de hiç metelik vermedi.
(Çabalayan budalalara atıf)
Gerçekten has bir aptallık merhamete getirdi onu,
Nükteli konuşmaya kalkmadığı sürece.
01
Küçük servetini aptallara ve delilere
Bir ev yapılsın diye bağışladı.
Bir tek alayla kanıtladı
Bunun en çok bu ulusa gerekliliğini.
II. Augustan Çağı ve ALEXANDER POPE” dosyasından…
Her şeyden önce doğayı izle ve yargılarını
Onun doğru ve değişmez ölçüsüne göre düzenle.
ALEX POPE VE Age of Reason (Akıl Çağı,18.yy.)
(Eleştirmen,ikide bir fikir değiştirme)
Kimi gece ayıpladığını sabahleyin över;
Ama en son görüşünün doğruluğuna inanır hep.
(Eleştirmene tavsiye)
Kendine güvenme; kusurlarını öğrenmek için,
Her dosttan da,her düşmandan da yararlan.
Az bilgi tehlikeli bir şeydir.
(Eleştirmeni fakirlere değer vermeye yönelten yazı)
Ne berbat bir şey olurdu bu şarkı,eğer açlıktan ölen
Sıradan bir sone yazarı ya da ben yazmasaydım bunu!
Ama bir Lord bu mutlu dizelere sahip çıkınca,
Nükteler nasıl da parlar! Anlatım nasıl da kibarlaşır!
Mutludur o adam ki,istekleri ve kaygıları
Babadan kalma bir kaç dönümle sınırlıdır.
-
Ben de böyle yaşayayım,kimse görmeden,tanımadan,
Böyle öleyim yasım tutulmadan,
Usulcacık kaçayım dünyadan; bir taş bile göstermesin
Nerede yattığımı.
GENÇLİĞİNDEKİ TEK GÜZEL LİRİK ŞİİR (ALEX POPE)
Çünkü uyak şiirlerin dümenidir; şairler
O dümenle yönlendirebilirler gemilerini.
Hudibras (SAMUEL BUTLER)
Doğa ve Tanrı'nın yasaları gecenin karanlığında
gizlenmişti;
Tanrı 'Newton var olsun! ' dedi ve ışığa boğuldu herşey.
Newton için (ALEXANDER POPE)
Bırakın da bu gölgeliklerde,düzyazı kadar gerçek
Bir şey yazabileyim şiirle.
NOT:POETRY AND VERSE.BU DÖNEMDEKİLER VERSE İLE YAZARLARDI (DÜZYAZI GİBİ) .O ÇAĞIN,BİZE KALIRSA EN BÜYÜK DAHİSİ OLAN SWIFT BİLE
ŞİİR SANKİ UYDURMA BİR ŞEYMİŞ GİBİ,ÖLÇÜlÜ UYAKLI DİZELERİNİN,DÜZYAZI KADAR ELVERİŞLİ BİR BİÇİMDE GERÇEKLERİ YANSITMASINI
AMAÇLIYORDU.
Swift
III. İ. Edebiyatı Restorasyon Dönemi
John Dryden (1631 – 1700
Chorus from a Play
(written in the year 1700)
All, all, of a piece throughout;
Thy chase had a beast in view;
Thy wars brought nothing about;
Thy lovers were all untrue.
'Tis well an old age is out,
And time to begin a new.
John Dryden (1631 – 1700 Chorus from a Play
-
Ta eskiden edilen
Saçma bir nikah yemini
Ne diye bağlasın bizi birbirimize
Aşk tükendikten sonra?
Elimizden geldiğince sevdik ve sevdik,
seve seve aşk bitti ikimizde de;
Ama evlilik ölümdür haz kalmayınca;
Hazdı bize eskiden nikah yeminini ettiren.
Marriage-a-la-Mode (DRYDEN)
-
Bakın ona,açlıktan ölüp toz olunca,
Anıtsal bir heykel sunuldu anısına.
Şairin alınyazısı simgesel olarak gösterilir burada:
İstediği ekmeğe karşılık bir taş verildi ona.
SAMUEL BUTLER İÇİN...(DRYDEN)
Düşüncesiz gençliğim nafile isteklerle kanatlandı,
Gezgin ışıklar yetişkin dönemimi yanlış yollara saptırdı.
Ben öyleydim,doğa olarak öyleyim hala,
Şan senin olsun,benim olsun utanç da.
Dinlen öyleyse ruhum,sonsuz bir eziyetten kurtularak;
Artık bilimler rehberin olmasın,sağduyu inancın
olmasın.
The Hind and the Panther,DRYDEN,1687
-
IV. Romantik akım ve Cowper
Ben kadından doğdum; merhamet kadar tatlı
Bir süt içtim insan memelerinden.
Düşünüyorum,konuşuyorum,gülüp ağlıyorum;
Bir insanın tüm işlevlerini yerine getiriyorum.
Öyleyse ben ve yaşayan herhangi bir insan
Nasıl yabancı kalabiliriz birbirimize?
V. Rönesans Dönemi (Robert Browning)
Abt Vogler
Yeryüzünde kırık kavisler; gökyüzünde kusursuz bir çember.
İstediğiniz ya da umduğunuz ya da hayal ettiğimiz her şey
varolacak;
Görüntüsü değil,kendisi varolacak.
Sırtını asla çevirmeden ileriye doğru yürüyen,
Bulutların dağalacağından hiç kuşku duymayan,
Hak yenilse bile,kötünün zaferine asla inanmayan biri
-
My Last Duchess
İşte benim son düşesim şu duvarda resmi duran,
Canlı görünüyor sanki.Bu parça
Bir harikadır bence.Rahip Pandolf’un elleri
Bütün bir gün çalışıp durdu; ve işte düşes orada.
Lütfen oturup onu seyretmek ister misiniz?
Onun
Öyle bir kalbi vardı ki – nasıl diyeyim – fazla çabuk sevinir,
Fazlasıyla çabuk etkilenir,baktığı her şeyden hoşlanır,
Her bir yana da bakardı.
Emirler verdim;
Bütün gülümsemeler bitti o zaman.İşte duruyor orada,
Neredeyse canlı sanırsınız onu.
VI. 18th yy. İng. Tiyatrosu
Bizi bağışlayın öyleyse,maharetsiz bir dille,
Özel bir kaderi anlatmaya kalktığımız için.
Londralı bir çırağın mahvoluşudur konumuz.
GEORGE LILLO
-
John Gay (1685 - 1732)
01
Yaşam bir şakadır,her şey gösteriyor bunu;
Eskiden düşünmüştüm,şimdi de biliyorum bunu.
Yüksek ve alçak tabakalarda öyle bir davranış benzerliği görürsünüz ki,moda halini alan ahlaksızlıklar söz konusu olunca,
kibar bayların mı yol baylarına (haydutlara) ,yoksa yol baylarının mı kibar baylara öykündüğünü saptamak güçtür.
The Baggar's Opera (Dilencinin Operası)
-
'The Great Frost'
or The art of walking the streets of London
O roving muse, recall that wonderous year,
When winter reigned in bleak Britannia's air;
When hoary Thames, with frosted osiers crowned,
Was three long moons in icy fetters bound.
The waterman, forlorn along the shore,
Pensive reclines upon his useless oar,
Sees harnessed steeds desert the stony town,
And wander roads unstable, not their own;
Wheels o'er the hardened waters smoothly glide,
And rase with whitenened tracks the slippery tide.
Here the fat cook piles high the blazing fire,
And scarce the spit can turn the steer entire.
Booths sudden hide the Thames, long streets appear,
And numerous games proclaim the crowded fair.
from Trivia
'The Great Frost'
VII. W. MORRIS
A Death Song
Şiirin sonunda şöyle der:
Geri dönüyoruz sessizce ölümüzü taşıyarak.
Birini,birini,ya da binlercesini öldürmeleri yetmez;
Herkesi öldürmeleri gerekir günü karartmak istiyorlarsa.
-
(Para hırsı yalnız kentleri değil doğayı da katledecek)
İşin içinde para kazanmak mı var? Evlerin arasındaki güzel
ağaçları kesin,Londra’da birkaç yardalık pis toprak elde
etmek uğruna,saygı duymamız gereken eski yapıları yıkın,
nehirleri karartın,güneşi gizleyin ve havayı dumanlarla zehirle-
yin… Çağımız ticaretinin bize yapıp yapacağı hizmet budur
işte.
Sevgiler..
Akın AkçaKayıt Tarihi : 8.7.2006 09:44:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Akın Akça](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/07/08/bana-ait-olmayan-siirsel-yararli-olacagini-dusundugum-bazi-karisiklar.jpg)
Çünkü, ne hastalığı umursar, ne ölümü!
Beyninin tüm kıvrımlarını dolasan da edebiyata, tatmin olmaz!
Hep dahasını ister, ünlemlerle bakar gözlerine,
soru işaretleriyle günü gezdirri gecenin koynunda.
Virgülü küçükmser, noktayı asla kabul etmez.
İnsana aykırıdır edebiyat!
Cesur olmak da yetmez!
Ve Akın, başının kemikleri arasında ki, beyninin her hücresi, hayatı kaybettiğin her saniyede kendini ikiye katlar gibi büyüyor, biliyorum... Zor...Çok zor...
Sevgilerimle.
TÜM YORUMLAR (2)