Bambaşka alem; Bambaşka kadın

İzlemeye giderken çıplak bir ilahe görecekmiş gibi heyecanlı
Dün anladım İstanbul değil sadece bir kadın
Fark ettim ki semt semt, ilçe ilçe
İstanbul bir çok kadın farklı farklı

Doğduğum büyüdüğüm yerler benim
Aksaray,Fatih,Eminönü yani Suriçi
Baş örtülü,namazında niyazında
Elleri açık hep Allah’a
Utangaç ve toprağa bağlı biraz da
Ne molladır ne yobaz sakın yanlış anlama

Ama diyorlar ki modern Taksim,Ortaköy,Bebek
ta ki Sarıyer’e kadar
Oysa mini etekli bir kadın
Herkes Boğaz Köprüsü’ne bakar gibi eteğine alttan bakmakta
E... Tabi bakımlı da,her gün bacaklarında ağda
Ne kahpedir ne yosma sakın yanlış anlama

Kadıköy’den başlayıp Beykoz’a kadar
saraylı bir kadındır artık o
Her saraylı sultan gibi entrikasız duramaz da
Bilir nerde neyi giyeceğini
Annesinden tembihli
Göster ama elletme denilmiş
Ne tek geceliktir ne çok eşli sakın yanlış anlama

Ve göç eden kadındır artık o Türkiye’nin her yerinden
Yaşım yetmez hatırlamaya
Zeytinburnu,Merter; bostan tarla
Avcılar’a pikniğe gidermiş büyükannem büyükbabamla,
Şimdi betonarme her yer,taşlaşmış çimler
Ancak o taşlaşamamış kentte
Ve de kopamamış çimden
Ne köylüdür ne şehirli sakın yanlış anlama

Bakmasını bilirsen güzel,güzel olur
Kim bilir kaç insan Boğaz’ı görmez İstanbul’da oturur
Oysa koynunda tanırsın kadını
İstanbul ki yüzyılların şehri
Ne pörsümüştür ne körpe sakın yanlış anlama

Yıllanmış şarap misalidir o.
Bugün yatağın üçüncü günü
dördüncü gün toprak.
Girmeden İstanbul’un altına
Sen al onu koynuna
Ne cennettir ne cehennem İstanbul bir alem ki bambaşka...