tesadüfen keşfedilmiş amansız çırpınış:
yangınını kendi çıkaran, besleyip büyüten
başkalarında kendini eskiten yolculuk
çalınan her kapıda çekici bir ten
çocukluğumun en güzel çocuğuna
her ağacın şarkısı vardır
her yalnızlığın bir ağacı
ne zaman yalnız kalsam
çocukluğumu seyrediyorum aynada
bıraktığım nesneler
ağır ağır süzülürken dünyaya
tek başınalığın lezzetli yanıdır bu
bir aşk çıktı çantasından bir mask
deniz çıktı birkaç dalga
bir ağaç yapraklarını uğurlamış
ılıman bir gözlük çıktı iki kitap
bir kuş çıktı bir sonbahar
şimdi kimse yok, şimdi kimse
aramıyor güzlerde kalmış anılarını
yalnız ben varım kimse yok şimdi
bir uçak gökyüzünü yalıyor arzuyla
uzak ormanlarda kökler yeniden
ıslık çalmıyorum artık mezarlıktan geçerken
kırık bir tapınak takılıyor adımlarıma
bir zaman aralığı sağıyor düşüncelerimi
benden sonra ıslık, ıslıktan sonra tufan
duvarda küçük gölgeler arıyorum:
siyah böcekler: gecenin
dünya nimetleri
haykırışlarına ve iniltilerine karışan
suçlu çocuk sessizliği
insan ille de doğduğu yere benzemez ya!
hiçbir yere benzemiyorum
hiçbir yer bana
bir şey söylemiyor taşınma sonrası
"geniş zamanlar umuyordunuz... "
gün savuruyor çiçek tozlarını akşama
olmuyar esirgenmiş bir duygunun vakti
arzuların sabrıru denerken karanlıkta
tarih uzundur, uzun bir sonsuzluktur
göğsünde eskiyen kılıçlar yıldızlara çarpar
parçalanıp yeniden dağılır gökyüzüne
gürültülüdür, sessizdir, sonsuz bir uzunluktur
Yeni yüzyılda, Türk şiirinin önemli isimlerinden biri olarak görülebilir. Hem Hileli Anılar Terazisi kitabında hem de Uzak Zamana Övgü kitabında (ikisi de Can Yay.) bunun örneklerini verdi okuyucuya. Ayrıca, Budala dergisinde yayınladığı Soylu Yenilikçi Şiir manifestosuyla da şiir birikimini okuyuc ...