Bacım Kocan Gelmiş Şiiri - İnci Germenliler

İnci Germenliler
432

ŞİİR


39

TAKİPÇİ

Bacım Kocan Gelmiş

ANILAR… ANILAR…
MUDANYA’DA YAŞANMIŞTIR
“BACIM KOCAN GELMİŞ”
Mudanya’da oturduğumuz ,“1963- 1964) yıllarıydı sanırım. Bir akşam annem ve kardeşlerimle evimizin ön bahçesinde oturuyorduk. Karşıdan çok samimi görüştüğümüz arkadaşım ve anneannesi geliyordu. Bizim bahçede oturduğumuzu görünce teyze yanımıza geldi:
“Emine hanım, torunu sinemaya götürüyorum. Hadi sizde gelin, iki film birden oynuyormuş” deyince annem:
“Bu akşam Ekrem Bey İstanbul’dan gelecek. Ben gelemem ama İnci’yle Neşe gelsin” dedi. Biz sevinçle hazırlanmaya başladık ve annemden para alıp evden çıktık. Annem iki küçük kardeşlerimle evde kaldı. O yıllarda yazlık sinemalar çok revaçtaydı. Büyük bahçelere, arsalara beyaz perdenin karşısına, sırayla tahta sandalyeler dizilirdi. Her akşam yazlık sinema dolup boşalırdı. Sıcak yaz gecelerinde, yıldızların altında serin serin film seyretmek çok zevkli olurdu. Çocuklar Uludağ gazozu, leblebi, çekirdek satarlardı.
Evimizin tam karşısında üç tane, aynı model, iki katlı müstakil ev vardı. Ev sahibi kiracılarını evli subaylardan seçerdi. Tayinleri çıkınca biri gider, diğeri gelirdi. Karşımızdaki evlerde üç tane Subay ailesi oturuyordu. Hepsi gencecik insanlardı, hanımları bizi ve annemi çok sever, sayarlardı. Hatırladığım kadarıyla genç ve güzel hanımlardan biri Kara Denizli, diğerleri İç Anadolu’dandı. Bizim sinemaya gittiğimizi gören hanımlar, kocaları nöbetçi olduğu için bir tanesi, annemi evlerine davet etmeye gelmiş: “Emine abla, bizim beyler bu gece nöbetçi, yalnız oturma bize gel” deyince annem: “Evin anahtarını kızlara verdim, başka anahtar yok. İki film birden oynuyormuş, gece yarısından önce gelemezler. Hem bu gece amcanız İstanbul’dan dönecek onu bekliyorum, gelemem yavrum” demiş. Komşu abla: “Pencereyi aralık bırak, ben girer kapıyı açarım. Amca geç gelir, hadi bizi kırma, hep beraber olalım” diye ısrarla davet edince annem, iki küçük kardeşlerimle (İlk Okula gidiyorlardı) kapıyı kapatıp karşı komşuya gidiyor. Üç genç hanım ve annem sohbete dalıyorlar, babamın da erken geleceği tutuyor. Anahtarıyla kapıyı açıp eve giriyor. Hava çok sıcak olduğundan ( O zamanlar klimalar yoktu )soyunup atlet fanila ve pijamasının altını giyiyor. Annemin, masaya babam için hazırladığı, nefis yemekleri iştahla yiyor. Daha sonra elektriği söndürüp annemin aralık bıraktığı, pencerenin önündeki kanepeye uzanıyor. (Zaten babam başını yastığa koyduğu gibi uyurdu). Yol yorgunu olduğundan, yattığı gibi tatlı bir uykuya dalıyor.
Kardeşlerim saat ilerleyince komşunun evinde uykuya dalıyorlar. Annem pencereden bakıyor, evi karanlık görünce içi rahatlıyor: “Kızlar size doyum olmaz, amcanız neredeyse gelir, çocukları uyandıralım da ben artık gideyim” diyerek kalkıyor.
Komşu ablalar, kardeşlerimi kucaklarına alıyorlar: “Uyandırmayalım çocukları, iki adımlık yer biz götürürüz” deyip hep birlikte sokağa çıkarak 12-14 metre uzaklıktaki bizim evin önüne geliyorlar. Bir tanesi uzun boyluydu,( Israrla annemi davet eden abla) camı iterek hop diye zıplıyor ve pencereye çıkıyor. Tülü çekip içeriye adımını attığı gibi babamın göbeğine basıyor. Babam da karanlıkta, uyku sersemi hırsız diye komşu ablaya sıkı sıkı sarılıyor, bırakmıyor. İkisi de birbirlerinden feci şekilde korkuyorlar.( Babam işine erken gidip hafta sonu eve geç geldiğinden, komşuların hiç birini tanımazdı). Babam: “ Sen kimsin kız” diye bağırınca abla: “Amca ben karşı komşuyum, Emine ablama kapıyı açmak için girdim“ deyip babamın elinden kurtulduğu gibi kapıdan dışarıya fırlıyor.
Nefes nefese, yalvarırcasına bağırıyor : “Bacım kocan gelmiş, bacım kocan gelmiş, sakın kocam duymasın, vallahi beni boşar” diyerek eteklerini toplaya toplaya evine koşup kapısını kapıyor. Annem ve kucaklarında kardeşlerimi taşıyan diğer ablalar, gülmekten yerlere yatıyorlar. Annem: “Bakın kızlar, bu konu dördümüzün arasında kalacak. Bir daha duymayacağım tamam mı” diyor. Ablalar da “Tamam, tamam Emine abla, söz” diyerek evlerine giriyorlar. Ablalar yaşananları, kendi kocalarına bile söylemiyorlar.
Biz yazlık sinemadan döndüğümüzde annem hala gülüyordu. Olanları duyunca biz de gülmeye başladık. Babam: “Siz gülün bakalım. Ben kırk güne çıkarsam iyidir. Siz şaşırdınız mı pencere açık bırakılır mı gece yarısı?. Bir daha açık görmeyeceğim” deyince sustuk. Eskiden ne güzel komşuluklar vardı. Böyle güzel, böyle dürüst arkadaşlıklar, dostluklar vardı. Herkes birbirine yardımcı olur, aralarında yaşananları ve konuştuklarını asla kimseye söylemezlerdi. Pencerelerimiz, kapımız açık kalsa hırsız veya başka biri girer diye hiç düşünmezdik. Neden bu kadar değiştik? Fakirlik, sosyolojik farklılıklar derseniz, inanın o yıllarda insanlar daha fakirdi ama gözleri toktu. Bu olayı ilk kez burada yazdım. Ah! Ne güzel günlerdi, ne güzel ablalardı. Şimdi karşı komşumuza bile hasret kaldık korona döneminde. Not: Olayı yaşayan herkesin isimlerini hatırlıyorum, görsem belki tanırım. Onları çok özledim, biz Bursa’ya taşınınca bir daha hiç görüşemedik. Onlar da kim bilir nerelere tayin oldular. Yaşıyorlarsa (Hiç zannetmiyorum) kulakları çınlasın, son yurtlarına göçtülerse Allah rahmet eylesin.

İnci Germenliler
Kayıt Tarihi : 1.11.2020 10:49:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İnci Germenliler