Babamdı Şiiri - Mehmet Ali Onay

Mehmet Ali Onay
363

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Babamdı

Bir adam vardı;
Babam.
Teh denir bir gün görmedi,
göremedi adam.
Almancıydı;
Mersedes’de işçi,
‘‘kara kafalı’’ yabancı.
Ekmeğinin peşine takılmış,
emek pazarında gurbetçi.
Gerçi;
bir lokma ekmek mi yedi,
yoksa ekmek mi onu yedi,
bilinemedi.

Açlıktan midesine kırampların girdiği günleri
çok geride bıraktı.
Ancak; sol yanında hep bir ağrı vardı.
Göğsünü şişirip şişirip ah çektiren
ve kanser gibi dağılıp büyüyen bir ağrı.

Gece kondusunun yerine apartmanlar yaptırdı.
Az aylak çarpılmadı;
her merhaba diyen bir yanını vurdu götürdü.
Yinede;
bankada parası,
altında mersedesi vardı.

Bir yayla havası,
bir pınar gözünde, meşe közünde kızarmış kuzu pirzolası;
filanca bey desinler,
etrafında dönsünler,
buydu rüyası.
Kendince ağa adamdı,
yağcıları yağlar, yalakaları yalardı.

El gördülüğe çok harcandı,
çok aldandı.
Alınması gereken çok yol vardı,
oyalandı
Kimseye şer olmadı,
ama;
şer ondan hiç uzak durmadı.

Kızardı;
‘‘ yuhu kime nettim,
kimden bu vebal?
intizar mı
nazar mı
nedir bu hal? ’’’
der,
hayıflanır, öfkelenirdi.

Çabuk inanır,
çabuk bağlanır,
aklına kem gelmez güvenirdi.

Sonra,
güvendiklerinden güvençsizliği öğrendi.
Bir zaman sonra kimseye güvenemedi.
Kuşkuları ağrısına katıldı,
ağrısıyla büyüdü.
Yüzüne sırıtan yüzlerden, pof poflardan
yanlızlığı vardı;
yanlızlığına yürürdü

Aynaları severdi.
Işırsan ışıyan aynaları.
Ardı sırlı cam aynaları.
Bakardı,
Bakardı.
Boylu poslu,
yakışıklı adamdı.
Pırıl pırıl ve şık.
Aklı erdi ereli hep böyleydi.

Belki; aynalardı derdi,
aynalar yalan söylerdi.
Hayat aynadaki gibi güzel değildi.
Yaşadıklarını yaşayacaklarını aynalarda göremezdi.
Ufku hep pusluydu,
olmadı,
dağılmadı.

İstedi ki birileri;
birileri ona ola ışık,
Ve gördü ki umuları;
umuları ona dil ucuyla âşık.
Adamcağız sıtkı dar
zihni karma karışık,
dolaşık.

Bırakıtğı yerlerden kopamadı.
Geldiği yerlere sığamadı.
Ne oralı ne buralı;
üstüne üstlük adamda iki de karı,
eli ikisinden de olmadı.
Hep ‘‘ bir dere iki ara ’’ hesabı
ikircilikten kurtulamadı.
Param parça, darmadağın,
toplanamadı.

Bir de;
bir hayırsız,
bir mefasız
hısım akraba, eş dost,
çocukları;
ahhh o çocukları.
Ne gözleri doydu ne de karınları,
Çekiştirip durdular
bir aşağı bir yukarı.

Sarı yazıda sarı sıcakta bir fıçı benzin;
tek çıngıya patlardı,
lânet okur küserdi,

Sövmezdi;
susardı.
Susardı amma;
susması kıyamete benzerdi;
güneşin tutulmasına
suyun toprağın yanmasına benzerdi.
Dünya bir uçurumdan aşağı bir karanlığa sel olur akardı.

‘‘ elimin tuzu yok
çık çık hep yokuş inişi düzü yok
böyle bir başına bir adam
bir mefalı oğlu
kızı yok ’’ yok derdi.
Off
Offff düşerdi diline,
ve o ağrı
gelip otururdu sol böğrüne.

Toprağa kaptırdıkları,
koluna yatırdıkları,
dağıtıp savurdukları,
bir bir gelip çökerdi bağrının orta yerine.
Yutkunur yutamaz,
tiksinir kusamaz,
aklı yüreği gelip gelip gider.

Yeniden başlamalı derdi;
yeniden.

Yeniden;
yenisi olmayan şeylere
ve
bir hevesle başlardı;
dağılıp dökülmüş yanlarını toplamaya.
Topladıklarına bakardı;
renkleri, kokuları, tatları,
yerli yerinde bulamazdı.
Bakardı;
birşeye benzemez, benzemetezdi.
Hevesi sönerdi,
kaldırıp atardı.
Yine ağrılarına dönerdi.
Dinlerdi,
dinlerdi,
dinlerdi.
Ve
dertler hep üst üste,
hasretler hiç dinmedi

Yine bir gün,
sol yanında o ağrı;
göğsü kabardı,
kıvrandı,
karardı,
dağ gibi adamdı
babamdı

Mehmet Ali Onay
Kayıt Tarihi : 15.5.2009 06:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Ali Onay