Yine 'Babalar Günü' geliyor,
Yirmiyedi yıldır yüreğimi sıkan hüzünler,
Akan gözyaşlarım
Ve dinmeyen hasretleri ile...
Seni görmek için, beklenen geceler
Seni görmek için, beklenen uykular
..
Bugün babalar günü
Bak gene yoksun sen,
Hediyen ellerimde seni bekliyor,
Boynum bükük sensizlikten,
Özlüyor yüreğim her gün daha çok...
..
Haziran’da babalar günü
Kızım bana armağan aldı
Donandım ayna karşısında
Babasına yakıştı mı yakıştı
Günlerden babalar günü
Parkta bir baba, canı ile el ele
..
Oysa hayat ne güzel gidiyordu, ta ki el çantamın sapı ve kayışı bozulana kadar. Hayır bana bozulsalar iyi, ne yapar ne eder yine onların gönlünü alırım ama, neye bozuldukları da belli değil. Oysa ki o çantayı daha geçen sene çocuklarım babalar günü hediyesi olarak almışlardı bana. Bir esnaf için, ticaret ile uğraşan benim gibi biri için bundan iyi de hediye olur mu? Yapmayın Allah aşkına, olur mu diyorsunuz? Ha anladım, anladım, yeni bir araba filan alsalardı daha iyi olurdu diyorsunuz da, nerede biz de o para? Doğruya doğru, eğriye eğri bende de yok, çocuklarımda da. Nereden olsun ki şu ekonomik krizler ile boğuşurken hem ülkem hem de bizler...
Neyse gelelim yine çantamın sapı ve kayışına. Sade çantada mı oluyor sap? Hayatta da ne saplar, ne değişik insanlar var. Her yerde de karşınıza çıkar durur bu saplar. Saflar da bu saplara hiç sesini çıkartmaz. Neredeyse bir yıldan fazla geçmiş çocuklar bana o çantayı alalı. Daha bozulmasın mı sapı da kayışı da? Gerçi bozulmadan önce haber de vermiyor keratalar, kızıyorum. İnsan bir söyler sabah evden çıkarken değil mi ama? ''Biz bu gün, bozulacağız epeyce haberin olsun Ahmet ağabey.'' deyin bunu bana ciğerimi de canımı da yiyin benim her ikinizde. Öyle olur olmaz yerde de bozulmayın lütfen. Bir topluma, insanların içine girdiğimde lütfen çıkmayın yerinizden, rahat durun, oturun oturduğunuz yerde. Hayır sonra dedikodu oluyor, arkadaşlarım arasında. ''Nasıl bir adam bu Ahmet bey bozuk çanta sapı ve kayışı ile dolaşıyor da bir yenisini almıyor.'' diyorlar. Elin ağzı torba değil ki büzesin. Gıcık kapıyorum haliyle, yani dostlarımın bu konuşmaları kulağıma gelince...
Geçenlerde araba kullanırken, yan koltukta, baktım çıkmış kayış efendi, yan gözle bana bakıyor. Kırmızı ışıkta da durmuşum. Hazır durmuşken takayım şunu dedim, nasılsa burada çok uzun yanıyor kırmızı ışık. Uğraşırken, uğraşırken dalmışım, o arada yeşil yanmış. Arkamda da arabalar birikmiş, daaaaat, daaaaat diye kornalara basıyorlar. Son an da aynadan bakınca fark ettim. Tam ışık tekrar kırmızıya dönerken bastım gaza, o sırada da öbür tarafa yeşil yanmasın mı, zor kurtardım öbür arabalardan lakin epey de küfür yemişimdir herhalde...
..
Gölgesine sığındığım çınarım
Yetmez ki bir gün anmaya yanarım
Canım babam sanadır dualarım
Söyleyin nedir ki babalar günü?
..
Babalar günü var mı yok mu
Baba için bu ilgi çok mu
Her insan ansın babasını
Yoksa bunlar babaya tok mu
..
Şehit babalarının babalar günü
İçimi terk etti bir şeyler
Babalar günün kutlu olsun
İçimi terk etti bugün sensiz sevgilerin
Babacığım...
Sensiz babalar günü olur mu?
..
Babam,biliyormusun bugün,
Babalar günü
Ben yine babasız bir babalar günü
Yaşıyorum.
Kutluyorum ama yürek kutlamıyor inan
Hatırlarmısın,ben bu özel günleri
Hep buruk yaşardım..
..
Herkesin babalar günü kutlu olsun
Vefat edenlere rahmetler dilerim
Tüm hayırlı dualar onları bulsun
Her gün babamı hatırlamak isterim
19.06.2016
..
Yarın..
Babalar günü..
Baban seni hayal edecek..
Elinde bir tutam çiçek..
Yüzün çiçekten çiçek...
..
BEN BABAMI ÖZLEDİM
Babalar gününü önceleri hiç umursamazdım
Çünkü babama saygımı göstermem için böylesi bir güne asla ihtiyacım yoktu.
Şimdiyse durum farklı…
Babamı kısıtlamalar içinde ancak görebiliyorum.
Ve canım acıyor… Bu hal canımı çok acıtıyor…
..
Bugün babalar günü
Sensizliğimizin yirmiyedinci yılı.
TV'de 'Makber',gözlerimde yaşlar,
Akıp gitmekte zamansızlığa doğru.
Ben doğarken,sen gençliğinde,
'Hamiyet Yüceses' isim anneliğimde,
..
BENİM BABAM GERÇEKTEN VAR MIYDI?
Bu yazıyı yazmayı hiç düşünmemiştim.Bu gün babalar günüymüş.Ve yazmak geldi içimden.BABA! ! ! Bu sözcüğü,şöyle ağız dolusu,varlığım ve yüreğim dolusu söyleyebilmek,ne güzel olurdu kimbilir? Ama ben söyleyemedim.Göreceli olarak vardı elbette babam.Hayatımda ilk anımsadığım şey ise,onunla ilgili.Olayın,konunun ne olduğunu? anımsayamıyorum.Yalnızca,babamın ellerime vurduğu ve benim hiç ağlamadan,inatla ona karşı koyduğum.Ellerimin-yüreğimin-ruhumun acısına sabırla katlandığım.Sonra,annemin beni onun ellerinden,çekip aldığıdır,ilk anım.3-4-5 yaşlarındaydım sanırım.Küçücüktüm ama karşı koyuyordum bir şeylere.Daha ben doğarken istememiş.Erkek doğurmazsan,hiç doğurma diye bağırmış.Acılar-sancılar içindeki,17 yaşında çocuk anneme.Oysa,ilk çocuktum.En güzel armağandım.Ve babam,üniversite mezunu,bir öğretmendi.Daha doğarken,kaleme üç gol birden yemiştim.Aile huzursuzluğu,baba sevgisizliği ve özel durumum.Başkalarına asla izin vermedim.Kız olduğum için zaten istememişti.Özel durumum anlaşılınca,büsbütün dışlandım.Şaşkındım,içimde saklıyordum anlayamadıklarımı.5-6 yaşlarıma dek,olmadık zamanlarda,olmadık yerlerde,birdenbire hıçkırıklarla ağlamaya başlıyordum.Susmuyordum saatlerce.Niye ağladığımı soranlara,yanıt veremiyordum.Ben bilmiyordum ki,onlara ne anlatayım? Sonra,tüm nedenler,suratıma çarpıldı bir gün.Yani anladım ve asla ağlamadım kimsenin yanında,bir daha.Gözlerine bakardım,kendimi ve birazcık sevgi bulmak için.Yoktum.İçine yuvarlanacağımı sandığım,buz gibi karanlıklardı gözleri.Üşürdüm,çok ama çok üşürdüm.Geceleri uyuyamazdım.Yatağımda,pencerenin önünde otururdum.Gökyüzündeki yıldızlara,kentin ışıklarına bakardım.Yıldızlar dökülürdü gözlerimden.Sorular,sorular dönüp dururdu usumda.Yoksa,o benim babam değil mi? diye.Ona benziyordum,anneme benzediğim kadar.Yastığım sırılsıklam olurdu.Ben çok mu kötüydüm? Cezalandırılıyor muydum? Ama o zaman,hiç kimse sevmezdi beni.Oysa çok güzel bir çocuktum.Güzel ve akıllı kızdım.Öyle söylüyorlardı.Umurumda değildi.Ben sevilmek istiyordum,babam tarafından.Bir gün,annem beni yıkadı,tertemiz giydirdi.Kucağına aldı ve babama götürdü.”Bak babası,ne güzel bir kızımız var.”Dedi.Bir masanın başındaydı babam.Başını kaldırdı,bana şöyle bir baktı,aysberklerce dondurucu.Ve “Neye yarar? ”diyerek,işine döndü.Ben,canlı canlı öldürülmüştüm sanki.Yüreğim parçalandı,mağma gözlerimi yaktı,ruhumda şiddeti ölçülemeyecek depremler oluyordu.Ağlamıyordum.Dimdik duruyordum karşısında.O gece de bir türlü sabah olmadı.Hep,NEYE YARAR? tümcesi yankılanıyordu,tüm varlığımda.O isteseydi,ben okula gidebilirdim.İki yakın okul vardı evimize.Ve komşumuz olan,tanıdık öğretmenler.Sadece,tekerlekli sandalyem yoktu.Başkalarının çocuklarını eğiten babam.Bana bir kalem-defter-kitap bile almıyordu.İnanılmazları yaşıyordum hep.İlk kitabımı çıkardığım zaman,ona imzalayıp verdiğimde.Yine buz gibi baktı bana ve hiçbir şey söylemeden,çekip gitti yanımdan.Öylece kalakalmıştım.Niye şiir yazıyorsun? Boş yere uğraşma.Şiir karın doyurmaz ve daha bir sürü şey söylüyordu zaten.İçimden çığlıklar atıyordum.Baba yanımda-önümde-arkamda bulunmalısın.Sana rağmen,sana karşı olmamalı hiçbir şeyim.Seni çok sevmek,eksik kalmamak,istiyorum.Ne olur yüreğimi hep parçalama.Benimle dost ol,gurur duy.Sev, sev, sev,diye.Ona söyleyemiyordum.Azarlamanın,bağırmanın dışında konuşmuyordu benimle.İletişim kurmama izin vermiyordu.Bir süpürge çöpü gibi,kıyıda,köşede büyümüştüm.O evden gitmeye karar vermiştim.Nasıl olsa sığınacak bir çatı,yiyecek bir tabak yemek bulurum dedim kendi kendime.Bir arkadaşımın aracılığıyla,S.H.Ç.K.’na başvurup yerleştim.Ankarada yoktu yaşıma ve durumuma uygun bir yer o zaman.Niğde-Bor’a gidecektim.Çevremdeki herkes.Annem,kardeşlerim,tüm arkadaşlarım,gitme diye ağladılar.Tek babam gitme kızım ben varım demedi.Evdeki son gecemde,odama geldi.Başucuma oturdu.Sadece,”Hakkını helal et.”dedi.Herşeyi,bilerek yaptığını,o anda daha çok anladım.Çok kötü midem bulandı,kusmak istiyordum.Bir an önce başımdan gitmesi için,”Tamam,helal olsun.”dedim.Öpmedi,sarılmadı,elimi tutup,saçımı bile okşamadı.Çekip gitti.Gülüyordum,öbür dünyasını garantilemek istiyordu.BOR…hiç kimseyi tanımadığım,bilmediğim yerdi.Hiç te sevmemiştim.Ama eve dönmeyi,bir an bile düşünmedim.Bayramlarda,özel günlerde,telefon ediyordum babama.Görevimi yapmak için.Her konuşmada,içim ağlıyordu.Paylaşacak bir şeyimiz yoktu.Üç-beş sözcüğü geçmiyordu konuşmalarımız.Darmadağınık oluyordum.Hep soruyorlardı,baban niye seni görmeye gelmiyor? diye.İçimden çok utanarak,yalan söylüyordum insanlara.Babam çok rahatsız,yolculuk yapamıyor diyordum.Son izne gittiğimde,Bor’a geri döneceğim sabah.Kalkmadı bile beni uğurlamaya.Sessizce geçtim odasının kapısından.Son görüşümdü bu.Eve gidemedim çeşitli nedenlerden.Annem geliyordu beni görmeye.Ve her seferinde,ağlamayacağım diye söz veriyordum kendime.Ama annem gider gitmez ağlıyordum.Çok istediğim için,ne yapıp edip,İstanbul’a geldim.Yemin etmiştim,artık yalan söylemeyeceğim diye.Ve söyledim.İnsanlar,anladılar beni.Telefonlarım,dağılıp-parçalanmalarım sürdü,onu kaybedinceye kadar.Kardeşimin evinde,bakıcı bayanla,yapayalnız kalmıştım.Odada tek başımaydım.Korkuyordum,çok korkuyordum.Sanki ruhu gelip,bana kötülük yapacak sanıyordum.Buz gibi gözleri,geliyordu hep gözlerimin önüne.Korkudan ağlıyordum.Hemen bir arkadaşıma mesaj çektim.Babam öldü ve ben çok korkuyorum diye.Saatlerce yazıştık.Yalnız bırakmadı beni.Üzülmüştüm ama gidişi çok şey anlatmadı bana.Hayatımın kabusu bitmişti sanki.Sorular,görevler yoktu artık.Onu çoktan bağışladım.Dilerim,gittiği yerde çok iyidir.Biyolojik ve göreceli babamın,babalar günü kutlu olsun.İçimdeki acı,hüzün tortularından,rengarenk bir buket sunuyorum ona.
Nilgün ACAR 15.06.2008
..
Yeni bir 14 Şubat, yeni bir Sevgililer Günü yaklaşıyor. Bir çoğumuz biliyoruz ki bu özel günler, Sevgililer Günü, Anneler Günü, Babalar Günü, Dedeler Günü, Görümceler Günü, Eltiler Günü, Kayınçolar Günü, kapitalizmin çarklarını daha iyi çevirebilmesi için ortaya çıkmış ve millete pompalanmış günler kategorisine girerler. Yoksa insan ne babasını, ne annesini ne sevgilisini, ne de kayınçosunu bir gün için hatırlamaz, bir gün için sevmez. Sevgi, sevmek hem de içten gelerek dolu dolu sevmek çok başka bir şeydir, emek ister, yürek ister, adet olmuş işte herkes bir şeyler alınca sevdiğine bizlerde o furyaya uyup alıyoruz anamıza, babamıza, sevgilimize hediyeler...
İlanların birinde gördüm çok kısa zaman önce ''.......Alışveriş Merkezinde aşk başkadır.'' Reklam olmasın diye yazmadık tabi alış veriş merkezinin ismini. Bak, bak sen, alış veriş merkezinde nasıl başka başka ve değişik bir aşk olabilir ki benim bir türlü buna aklım ermedi... Hayır ne oluyor o alış veriş merkezine gelince kadın ve erkekler daha mı çok seviyorlar birbirlerini... Ya da kimsenin olmadığı asansöre binip orada bir takım cinsel fantezileri mi gerçekleştiriyorsunuz? Vücutlarınız daha çok mutluluk hormonu, serotonin mi salgılıyor? Ya da birbirlerine olan bağlılıklarınız mı artıyor? ''İyi ki gelmişiz buraya aşkım, burada aşk hakikaten başkaymış, ne güzel sevgililer gününü burada geçirmek yahu, bundan sonra her sevgililer gününde burada hazır bulunalım mutlaka canım benim.'' Bunu mu diyorlar sevgililer...
..
Ah bak yine bugün babalar günü
Babası olana en iyi bayram günü
Öksüz ve yetim olana hüzün günü
Bugün kimine yaz kimine kış günü
Bugün, kiminin bahar, kiminin güz günü
Kimi babanın düğün, kimininse acı günü
..
Babaları kaba, duygusuz bilseler de;
Babalar ortak olmuyor mu çoğu derde?
Çoğu zaman bulunmasalar da evde;
Ailesi içi çalışmıyor mu uzak yerde?
Bu çalışma, bu hasretlik, bu çaba niçin?
Tabi ki evindeki ailesi ve çocukları için.
..
HER BABALAR GÜNÜNDE
her babalar gününde
herkes bir sevgi yarışında
sen babanı öpersin yanı başında
ben annemi özlerim beş yaşında
kimse bilmez
..
BABALAR GÜNÜ
Uzattım elimi ters döndü yüzler,
Gönlüm babamı arar sevgiyi özler,
Verdiği nasihatler o güzel sözler,
Yanlışlar yaptım anladım baba.
..
İşte bir babalar günü daha sensiz geçiyor,
Sensiz,yanlız ama seninle dolu ömrümden..
Senin yokluğundan sonra, anlamı olmuyor babalar gününün...
Bir bilsen nasıl hasretim sana,sana ve gül kokuna.
Bir bilsen ne acı şu yokluğun,ne acıdır bu zamansız ayrılıklar...
Yokluğunda neler çekti bir bilsen baban...
Vuruyor sensizliğin beni taa derinlerden bir yerden
..
Bugün babalar günü,
Bir baba gördüm, mutlu mu mutlu
Bir elinden kızını tutar, diğerinden oğlunu
Kutlamışlar gününü babalarının
Eli ellerindeydi babalarının
Yürüyorlardı…
Mutluluk vardı
..