Son gecemizde yanına uzanıp da uyuttum kızımı. O en çok sevdiği şekilde biten, yani sonunda hep iyilerin kazandığı birkaç masal anlattım…
Masalların birinde, tam da iyiler kazanmışken yine ağladığımı fark etti.O kocaman yüreğiyle: “iyiler kazandı diye sevinçten ağlıyorsun değil mi? ” deyiverdi…
Ah kuzum ah! Bilmiyorsun biliyorum. Bu dünya iyilerin kazanabileceği bir gezegen değil! İyiler sadece masallarda kazanır.
Ben de bilmiyorum aslında. Kızıma, kuzuma iyilerin kazandığı masallar anlatarak iyi mi yapıyorum diye
Neyse… Masalların birinin tam ortasında uyuyakaldı prenses. Yani iyiler kazanamadan daha…
O melek uykusunu bozma tedirginliğiyle de olsa en kısık, en buğulu ve en şefkatli sesimle sonuna kadar anlattım masalı Belki hayaldi, belki masaldı ama iyileri kazandırmalıydım yine de…
Sıkı sıkı sarılarak, hıçkırarak, haykırarak, ağlamamak için zor tutarak kendimi, pembe yanağına “şimdilik” şerhi düştüğüm, son bir buse kondurdum. Hafifçe okşadım saçını.Yine o en kısık, o en buğulu, o en şefkatli sesimle “Allah'a emanet ol” yavrum diyerek örttüm üstünü…
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız