Yılda bir yüzümü görürdü ev halkı
Hatırlarım beni
Uykumda sevdiğini annemin
Hele büyük annem
Aldırmazdım yoldan geçerdi de
Beni gözleriyle öperdi bakıp arkamdan
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Güzel bir şiir.. . Geçmiş yıllardaki aile yaşamını samimi bir şekilde paylaşmış şair. Yüreğine emeğine saglık. Büyükbabanın evdeki davranıslarinin zamana uygun olduğunu, günah savmak için kılınan namazın o zamana uygun davranışlardan olduğunu anlatmaya çalışması yorumlarda tartısilmis. Bence erkeksiz bir tartısma...
kaleme sağlık herkesin unutamadığı bir baba evi vardır. birde baba evinin beraberinde gelen hatıralar ve büyüklerimiz
İnşaallah sizin dediğiniz gibi düşünüp ayetlerden aktardığınız manaları kast etmiştir. Yoksa şairin yandığının resmidir.
Teşekkürler, hayırlı çalışmalar.
Eğer kastettiği mana sizin dediğiniz gibi olsaydı "Kandırırdı" demek yerine "Kandırmak isterdi" ifadesini kullanması gerekirdi kardeşim. Çünkü hiç kimse Allah'ı kandıramaz ve onu kandırmak isteyenler ancak kendilerini kandırırlar.
Selamlar saygılar.
Baba Evi,
Babamın mı babasının mı baba evi.
Baba evi içi ana evi.
İçi benim dışı senin.
Ruhum ev halkı bedenim ev adamı.
Ben neredeyim varsam.
"Uykusunda mısralar sayıklayan"
İçten samimi bir sahtekârlık değil mi akrabalık bir nevi.
Ve Allah'ı kandırmak da samimi bir sahtekârlıktır.
Kendinde Allah inancını hissedemiyorsa başkasında hissediyorsa,
özellikle çocuklarda hissedilir ki
çocukları gözeterek yapılan ibadet çocukların gözünde çelişki yaratır.
Allah-haşa-çocuk mu ki kandırasın şair bey? Hem namaz kılan birisi Allah'ı kandırmış mı oluyor şimdi? Allah, "NAMAZ BELLİ VAKİTLERDE MÜ'MİNLER ÜZERİNE FARZ KILINMIŞTIR" derken ve yine "ŞÜPHESİZ NAMAZ -İNSANI- BÜTÜN KÖTÜLÜKLERDEN, AŞIRILIKLARDAN VE NA-HOŞ ŞEYLERDEN MEN EDER/YASAKLAR VE NAMAZ EN BÜYÜK ZİKİRDİR(ALLAH'I ANMA, HATIRLAMA ŞEKLİDİR)." derken ve de Resulullah-s.a.v-: "NAMAZ DİNİN DİREĞİDİR. KİM ONU İKAME EDERSE DİNİNİ AYAKTA TUTAR VE KİM DE ONU TERK EDERSE DİNİNİ YIKAR!" buyururken bu farz görevi ikame edenler niye Allah'ı kandırsınlar ki? Her neyse, sanırım sana bunları melekler çoktan anlatmışlardır bile? Henüz anlatmadılarsa mahşer günü Allah-c.c- zaten bütün detaylarıyla anlatacak.
Allah'ı kandırmış mı?
Düşüncesizlik aptallıktan daha kötü bir şey...
Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta