Matem havasındaydı gece,kendi gizeminde saklanmak istercesine
Kara bir bulutun arkasına itelenmişti yıldızlar
Ay inatla ışığında aydınlatmak için sızıyordu karanlıkların arasına
Gökyüzü bir dilencinin cepleri kadar boş matemini dökmek içim bekliyordu gelecek sabahı
Bense suskun voltalar atıyordum mahpusluğuma
Damla damla damlıyordu hüznüm mahpusluğun kaldırım taşlarına
Hüznün cenazesi kalkıyordu tabutumun kenarına yaftaladığım senli hatıralarla
Düşlerin dilsizliğinde yazıyorum belkide bu şiiri
Gecenin karanlığına yaslanıp yıldızları öldürdüğüm zaman diliminde yaşıyorum
Yağmurlar yağarken sana gebe kalmış düşlerimi yüreğime ilmekliyorum
Her gece içten içe sana kanayan yüreğimi saçlarınla dikip
Her sabah şafak vakti senle doğuyorum
Perdelerini kapıyorum gecenin günahlarımı yazdığım duvarları yıkıyorum
Düşsel mutlulukların eşliğinde
Saçlarını tarayıp rüzgarla kirpiklerinde asılı kalan gözyaşlarını içiyorum
Rüzgarla kokunu alıp,gözyaşlarında susuzluğumu gidermek için
Yüreğim gözlerinde son kez gülsün düşsün toprağın içine
Darağacımı saçlarından ör sar boynunum üstüne
Sözlerin zehrim olsun süzülsün damarlarımın içine
Zehrini sür dudaklarından hücrelerime
Hasret kaldım sana
Oysa şimdi
Hasretim dilsiz duvarlara hicvedilmiş resimden öteye geçmiyor
Bir günlük ömrü ile kelebeğim ömrü boyam
Efsanelerin anası zümrüd-ü ankanın gözlerindeki yaş fırçammı
Vuslatta erme vakti beni bekleyen azrailmi yoksa
Kayıt Tarihi : 2.12.2010 19:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Boş ver
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!