gözlerin görmüyor telaşından
nereye gidiyorsun böyle koşa koşa
başın bahar rüzgarıyla belada mı
yoksa aklın hep Leyla’da mı
kar mı bahçelere yağan
yıldızlar mı gönlümüze dolan
tutuşunca arzuların savrulunca saçların
bir beyaz rüzgardır esen
rüzgar her zaman taze konuşur
taze inanır ardından gidilecek kadar
ölüm de olsa sonu bırakma peşini
varsın seni bir serseri bilsinler bahçelerde
gez dünyayı gün dönende umut ol
önümüz yaz uyu düş gör
o sapsarı bakışlarınla anlat güneşi
güneşi aşkı ve ölümü
ölüm ki giyer beyazları
açınca kapıları sandıkları
ayva kokar evlerde
şimdi hatırlatmayın artık ayrılıkları
Kayıt Tarihi : 24.6.2015 11:07:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Babaannem veremdi. Hasta yatağının üstünde bir eyer heybesi asılıydı. Heybede ayva bulundurduğu için, odasında hep hoş bir ayva kokusu olurdu. Ayva çiçeklerinin rüzgârda sanki kar yağıyormuşçasına savrulduğu bir bahar günü, sevgili babaannemi kaybettik.

İnsanın değişmeyeni kaderidir. Kaderin rengi beyazdır. Kefenle imlenen ölümün rengidir beyaz. Ölüm ayrılıktır. Şair ayrılıkları hatırlatmayın derken, ölen sevdiklerinin kastetmektedir.
Görülüyor ki Faruk Uysal, şiir malzemesini Anadolu’nun zengin imaj birikiminden devşiriyor. Metafizik bir duyarlılığa ve modern bir söyleyişe sahip. Kullandığı kelimeler, belli ki alegorik olarak bir seçime tabi tutulmuş.
Teşekkürler Faruk Uysal, yüreğimizi ferahlattın.
taze inanır ardından gidilecek kadar
TÜM YORUMLAR (3)