Dağa taşa kurda kuşa baktıkça
Görürüm büyük aşkımı
Bir avuç toprak ta bir avuç kumda
Bir damla suda bir kırlangıcın kanadında
Görürüm büyük aşkımı
Kelamının kitab-I mahfuzunda
Hey ben geldim
Kalkın uyanın uykunuzdan
Sokak lambalarını söndürün
Yanıma güneşi alıp geldim
Sarhoşları bu şehrin
Ayılın! ...
Bir yudum hece idin
Dudaklarımdan dökülen
Susmayı unutmuştum
Hatırladığımda ise sen yoktun...
Kutsal mabetlerde ellerinde sunaklar tutan gencecik kızlar
Dili çatal yılan dan beter keskin sözler zehir bir kere akar
Halka tokmaklı büyükçe kapılar girin içeri girin
Sığın..
Kaç..
Yap et kaç…
canlar sağolsun
testi su yolunda kırılmış
canlar sağolsun
alamet-i farikam deli olmuş
zorbanın oltasına takılmış tekaüt zaman
dile düşen ubudiyet duyurulandan korkmakta
tahammülü vücut edinmiş yürek,
akıl zembereğini boşaltmış ser avare, umarsız intizarda
azim ummanın da rotasız kürek çekmekte
kendinden caymış, hiçliğe sürgün etmiş mizacını
Bağımda gazel
Çağımda ateş,
Çıramda bal var
Şaşkın kelamların kalemi
Hiçliğin tövbesi
Pusulasız
Buhurdan mı soluk verişin,yokluktan mı süzülüşün
Bulutlara özenişin
Topraktan değil mi ben gibi gelişin?
Anlamsız dizelerde saklı değil mi sesin?
Misallerin amaya göz lale dil mi?
Ruh mahşere kaç defa çıkar yaşarken
Toz duman her yer
Bir yudum suya hasret kalmış toprak
Çatlamış..
Kurumuş..
Boynunu bükmüş papatyalar,
Açamadan solmuş yediveren gülleri
Nebatında goncalar barındıran gizem deryası
Sesinde yalanı unutturan şeker karası
Ne senle nede sensiz diyen bir ses
Susmaya meyletmiş cihanda yok saymış çehremi
Döneceksin yel değirmeni gibi bahtın bu
Döneceksin …
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!