Gecede girdim denize
ayda kurudum, yandım
bir kaç taş aldım yanıma
dağ yollarından
bir de sarı çiçekler
gecenin saçlarına kondurmak için
Bir başka gökyüzüydü bizim olan
tanıdık bir dost yadırganmadan uyunan..
genişti içimizdeki pencereler
açıktı sonsuza
güneş içinde
aykırı yollardan gitmeyi sevdim hep
kimseler görmeden duymadan
hafif esintilerde uçardım karlı dağları
yalızlığın tak ettiği saatlerde
düşüncemde “ kıvılcım yılanları “
kaçış yok labirent tıkalı
Uğultusu yaşamın dışarıdan evime yansıyan
Büyük sessizliği yaşıyorum oysa ben burada
Yalın kavak ağacımla bakışarak
Camların ardından izliyorum göğün maviliğini
Ve düşlemiyorum artık
Güneşe karşı zeytinli adalarda denize girdiğimi
ellerinin altından akıp gidiyor nehir
parmaklarının arasından geçen su
aklından da geçiyor
yıkanıyor
arınıyorsun
yepyeni bir aydınlığa
Ağır bir hüzün yüklüydü bulutlar
sancısı vardı güneşin
yıkıyordu kendini köhne ağaçlar
aldatılmıştı baharlar
öyle ağırdık tonlarcasına
umut yok sandık
doğrulardan ve yanlışlardan ırakta
çok uzakta,
gök yada yakut bir suda yaşardı
kaplumbağa
bir masal sanılan ömrü boyunca
izler bıraktı mutluluğundan
Bekleyişlerin karanlık saati
dayanıksız dalları kırıyor rüzgar
yaşam intihara meyilli
çıktığında kozasından yalın ayak
umutlarla düşler uzaklara kaçıyor
kim çalıyor kapıyı, kim açıyor
Öfkemiz burnumuza tırmanmış
öfkem kendime kızmış, insanlardan utanmış
öfkem saklanmış
Sen orda şiir sığınaklarında
teselli bul ağla
Bir tutam sevinç, bir damla çiçek özü peşinde
her aralık kapıdan içeriye uzanan kaçamak bakışlarımızla
aradığımız
düş kaçığı aşklarımızın eskitilmiş ruhunun ninnisi
dilimizde taşıdığımız takıntılı melodimizdir artık.
Aynı şarkıyı dönüp durur iç plağımız.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!