yaşamak istanbul gibi
istanbul´u yaşamak..
hissetmek vapurların okşadığı denizi
ve serinliğinde kaybolmak.
Bütün gece sabahı bekleyerek
Gecenin ıslıklı ayazında
Gözlerini kenetleyip
Bir yıldız seçtiysen kendine
O karanlıktan, soğuktan sıyrılıp
Sadece o yıldıza vereceğin bir isim düşünüyorsan....
Yollar uzadıkça, basık bir yolcu otobüsünde
Bulutların arkasındaki hınzır güneşe bakıyordu Günebakan; gözlerini hafif kısmış,rüzgarla dans ederek kendine ayrılan payı arıyordu güneşten...Öylesine bir güm daha yaşıyordu; yine aynı yerden doğmuş güneş,Günebakan’ı uyandırmış,kendine bağlamıştı.Yine rüzgar cömert davranmıyordu; hınzır güneşle işbirliğine girmiş hafif hafif ılık esintiler veriyor,günebakanın kavrulmasına göz yumuyordu.
En vicdansız kalplerde bile ılık akan kanlar vardır ya,rüzgar da öyleydi o gün aslında.Günebakan’ın yalnızlığı içine batmış olsa gerek,köklerinin dibine bir akşam sefası savurup attı.Öyle bir akşam sefası ki yaprakları elmastan sanki.Gövdesi..bir kuğu gibi zarif; topraktan ayrılsa da kökleri,dipdiri hala,kanlı canlı ve soluk kesici bi güzelliği var…Bulut kardeş ağlıyor akşam sefasının bu garip haline,bu güzelliğin boynunu kim bükmüş diye.Bulut kardeşin gözyaşlarıyla topraktan çıkarıyor köklerini günebakan ve akşam sefasının köklerini can havliyle kavrıyor.Hayata sarılıyor tekrar akşam sefası,içine işleyen günebakan sıcaklığıyla.Öyle bir sıcaklık ki,öyle bir aşk ki akşam sefasının tüm yapraklarının tüm damarlarına kadar diriltiyor.Başını kaldırıp günebakana bakmak istiyor ama hınzır güneş kıskanıp engel oluyor buna; akşam sefasının narin bedeni güneşe dayanamıyor,yapraklarını kaldırıp yüzünü bile açamıyor güne.Akşam olmasını bekliyor çaresiz.Tek istediği bütün bedenini saran bu aşkın yüzünü görebilmek.Günebakan da aşağıya,akşam sefasının büyüleyici güzelliğine bakmak istiyor ama o da güneşe esir olmuş çaresiz,güneşin olmadığı bir yöne çeviremiyor ki başını..akşamın olmasını bekliyor büyük bir heyecanla.Birbirlerini görmeseler dekökleri çoktan kaynaşmış,sarılıp sarmalanmışlar birbirlerine.
Akşam oluyor sonunda.Sabırla beklenen Ay dost gösteriyor yüzünü.Günebakan başını eğerken akşam sefası da üzerinde elmas pırıltısı yapraklarını açıyor yavaşça…Gözgöze geliyorlar ve gece boyu kalıyorlar öylece,hasretlerini sığdırmaya çalışıyorlar bir geceye.
Aşkları kadar büyk değil çünkü geceler….
Hasretleri kadar büyük değil geceler….
Tek bedende apayrı dünyaları paylaşan iki aşıktı onlar.Aşklarının tek oluru ay dostun huzurunda bütün gece kenetleyiveriyorlar bakışlarını.Taa ki hınzır güneş yeniden yüzünü gösterip ayırana kadar onları.Düşman oluyorlar güneşe ve güneşte bu aşka düşman oluyor.Aşıklar meydan okudukça hınzır güneş daha da güçleniyor sanki,sadece onları değil zaman geçtikçe bütün herşeyi yakıp kavuruyor hırsından.
Hoşgeldin...
Ebedi dostum, sırdaşım, yoldaşım,
Gözü karam, ehl-i keyfim benim hoşgeldin.
Hoşgeldin yalnızlığım.
Bu dumanaltı mekanlarda
bu gece de kısa oldu
seni düşlediğim gece kısa
zaman kısa
sözler yarım yamalak
bir tek seni götüren yollar mı
uzun diyorsun
Bir varmış bir yokmuş, dünyada huzur çokmuş, insanların aldıkları nefes canlarına can katıyormuş.. Deniz maviyse dibine kadar mavi, yeryüzü alabildiğine yeşilmiş.. Aşk üç gün değil ömürlük, açlığın hükmü bir dürümlük, dostun sohbeti doyumluk, yarin yüzü seyirlikmiş.. Padişah halkın giydiğiyle taktığıyla değil, midesindeki boşluğuyla ilgilenirmiş... insanlar yalan nedir bilmez, düşene durup gülmez, ihanete sevmez, cenabeti omuza bindirmezmiş. Çocuk sokakta yatmaz, bir yaptığın diğerine batmaz, gözler fesat bakmaz, bire alınır dokuza satılmazmış.. Şiirler okunurmuş alkış ile, türküler dolanırmış dilden dile, insanlar aah demezmiş dönüp maziye, dil dolana dolana konuşmazmış.. Bir varmııış bir yokmuş, onlar ermiş muradına biz çıkalım.. hadi neyseeee! Bir varsa iki yok işte..
aşk bize yalan söyledi!
gecenin örttüğü sokaklarda gördüm ilkin,
göz kamaştıran bir güzelliği vardı.
ateşli ve heyecenlıydı aşk..
yanında mutluluk ve umuttu arkadaşları,
ah o gözlerin!
bin asrın sırrı gizli
bilmem kaç mevsimin güzelliği
gizli gözlerinde.
baktıkça akıyorum sıcaklığına
baktıkça dalıyorum gözlerinin
soğuk bakışlar gördüm
pis kokulu sesler duydum çoğu kez, bu kalabalıkta.
müebbet yemişler kadar karanlık baktım onlara
bir onlara, bir bana..
baktım ama göremedim kendimi.
bırakın beni!
Sabah erken uyandım bugün,
Bir rüzgar adını fısıldadı tahta penceremi aralayıp,
Bu sabah adınla uyandım
Ve bir kere daha öptüm senli hayallerimi...
Farkına varamadığım bir çok şey saklı adında, sende..
Yeni bir heyecan, bir heves
Hocam selamlar Bolu'da sizinle tanışma fırsatımız olmuştu sözler ayrı bı güzel kendinize çok iyi bakın üniversiteden sonrada karşılaşma imkanı olmadı ama buralarda goruyoruz şiirleriniz sizi istedigin noktaya taşıyacak yönde Hakkınızı helal edin kendinize çok çok iyi bakın sağlıcakla kalın Bekir Can ...