Aşk... bir tohum misali
Yüreğe salıverir kendini
Yeşerip baharın gözünden öpmek için yapraklarıyla..
Aşk... bir savaş misali
Düşüp dizlerinin üzerine
Emekleyerek kılıç sallamak deli fırtınaya...
Kim demiş karanlık kötü diye
Gözümü kapatmadan hayal kuramam mesela,
Hiç bir yer hayallerim kadar büyük değil,
Ve yakın değil sevdiklerime...
Kim demiş... karanlık... kötü diye,
Bir de zifiri olunca
Denize sabah değmişti, pırıl pırıldı gün…Ufukta küçücük bir ada görünüyordu sadece, kimse ayak basmamıştı o güne kadar adaya, adanın kalbine kimse dokunmamıştı…
Adanın tek sahibiydi balıkçı; teknesi, minik kulübesi ve yalnızlığından başka kimsesi yoktu.Ben adayım diyordu, ben ıssızlığım, yalnızlığım…Ben adayım diyordu denize, ben seni arıyorum deniz, ben etrafımı böylesine sardığın halde seni arıyorum gel al beni…Ben adayım diyordu denize; yüreğim bomboş, birgün güneşinle doğ yüreğime…Çaresizdi balıkçı, denize hergün bağırırken sesi yankılanıyordu adada ama o hiç bıkıp usanmadan denizden bir aşk dileniyordu.
Deniz ağladı bir gece, balıkçının sesini duymuş olsa gerek kıyametler koptu, dalgalar yükseldi, adayı salladı sanki…Deniz ağladı o gece ve balıkçıya erdi sonunda,eren oldu deniz sevdaya erdi…Gözyaşları dinince güneşe kapı araladı yeniden. Balıkçı şaşkındı, teknesine koştu hemen fırtınadan geriye ne kaldı diye. Teknesi aynı yerinde salınıyordu, sanki hiç fırtına kopmamış, sanki dün yaşadıkları ve gördükleri rüyaymışcasına balıkçının.Fırtınanın izi yoktu hiçbir yerde. Balıkçı şaşkın bakınırken teknenin yanında bir karartı gördü, koştu soluk soluğa, ilk defa değişik bir iz vardı adada çünkü, ilk defa yalnız değildi balıkçı…Tekneye yaklaştığında şaşkınlığı ve yüreğinin çarpıntısı daha da arttı, bir denizkızıydı bu…Denizin adaya armağanıydı, yalnızlığına çareydi, feryatlarına cevaptı bu..Ağladı balıkçı sevinçten, deniz sesini duymuştu sonunda ve işte tam karşısında dünya güzeli deniz kızına bakıyordu. Yanına gitti denizkızının, kımıldamıyordu ama.. ’uyuyordur,yorulmuştur’ diyerek kaldırıp kulübesine götürdü denizkızını.Balıkçı büyülenmişti adeta, gözleri denizin en güzel rengini almış deniz kızının, teni kadife yumuşaklığında, dişleri inciden yapılmış, saçları boyu kadar, pulları parlıyor her renkten, minicik bir burnu var ve dudakları ve elleri ve …Deniz müthiş bir armağan göndermiş balıkçı adaya, deniz olsun adın demiş denizkızına, sen benim denizimsin…
Balıkçı yemeden içmeden günlerce denizinin uyanmasını beklemiş, kimi zaman korkmuş nefesini dinlemiş, hissediyormuş ama ılık nefesini. Derken birgün açmış gözlerini deniz, balıkçıya kenetlemiş masmavi gözlerini. Hiç konuşmamışlar, hiç kımıldamamışlar…Anlamışlar ama birbirlerini, sanki aynı bedendeler, aynı kalp atışını hissediyorlar ve aynı yerden düşünüyorlar…Öyle geçmiş günleri; huzurlu, sessiz, sevdalı, güneş gibi pırıl pırılmış gözleri.
Mutluluk, aşk engelsiz yaşanmıyor elbet..O kadar sevdalılarmış ki aralarındaki engeli göremişler bile.Denizkızının deniz gözleri günden güne soluyormuş, kulübeden hiç çıkamadığı yürüyemediği için günden güne eriyormuş, pulları kuruyormuş deniz suyu olmadan ve nefes alışverişleri azalıyormuş…Balıkçı anlamış sonunda denizi denize erdirmesi gerektiğini, balıkçı anlamış ama susuyormuş sürekli, kendi elleriyle nasıl verecek hediyesini, sevdasını…Denizkızı götürme beni demiş, bırakma, ayırma adadan ama balıkçı denizinin gözünün önünde kurumasına dayanamazmış…Denizin ağlamasını umursamadan almış kucağına denizini, gözyaşlarını atmış içine ve denizkızını tekneyle götürmüş en uzak, en derin yerlere…Deniz gözlerine bakmış denizin, git demiş git ama beni yaşa..Git beni sende yaşa, hergün sesimi duy, adayı hisset…Git demiş denize, git ama benden gitme, gözlerimden kaybolmasın hayalin yüreğinden silinmesin ada…Denizkızı denizin derinliklerinde kaybolmuş, gözyaşları denizi de ağlatmış hergün, o günden sonra hergün fırtına kopmuş, balıkçı teknesine koşmuş ama denizkızını görememiş.
Ne ada denizsiz olur ne deniz adasız, balıkçı da yapamamış…Teknesiyle koyulmuş yola, biryandan gözleri denizkızını arıyormuş bir yandan ağlıyormuş.Derken bir karartı görmüş derinliklerde ve kendini denizin kollarına atıvermiş.Deniz ağlamış balıkçıya, fırtına kopmuş yine, balıkçı denizin sevdasına kapılmış, kaybolmuş…Denizkızı da balıkçının sevdası olmadan yaşayabilir mi hiç, balıkçı kendini denizin kollarına bıraktığı vakit denizkızı fırtınayla adaya atıvermiş kendini, tekneyi aramış bulamamış ama uzaklarda balıkçının denize erdiğini görmüş… Ağlamış sevdasına, ağlamış günlerce adada.. Ve birgün kuruyup kalmış denizkızı da…
Bir kanat çırpınışı kadar yakın savrulmam
Ki körpe kanatların gölgesinde sevda ararım,
Bir sevda için bin sevdaya ayak direrim.
Yüreğimin ağzı bozulmuş karanlık sokaklarda,
Anladım, ben aşkı beceremiyorum galiba.
hayatta hiç yalnız kalmadım...
dostlarım oldu, beraber yediğim, içtiğim, gülüp oynadığım, hayallere daldığım.... hayallerimi kıskanan, çalan.. beraber geçirdiğimiz anılarımızı; gittiğimiz filmleri, ağaçtan çaldığımız dutları, sarhoşluğun ne demek olduğunu öğrendiğimiz kadehleri, bütün, bütün anılarımızı yine kendileri lekeleyen candan dostlarım oldu (!) onlardan tecrübeyi aldım, yalnız kalmadım...
sevdalarım oldu, toz pembe aşklarım, deli divane günlerim... aynı bardaktan su içtiğim, aynı resme saatlerce beraber baktığım, sokaklarda bağıra bağıra şarkı söylediğim... bu dünyayı terkedip başka dünyalara, başka umutlara yolculuk yaptığım sevdalarım... umutlarımı fazla gören, yüreğimi ezip geçen... gözlerime şiir yazan, benim için gözyaşı döken ve göz yaşı kurumadan başka aşklara yelken açan ölesi sevdalarım oldu (!) onlardan gücü aldım, gerçek sevdayı kovaladım, yalnız kalmadım...
haylazlıklarım oldu, bez bebeklerim, misketlerim... yavru kedilerim, bayramlarım, sadece serseriliğine ağlamalarım oldu... zaman durmuş gibi hissettiğim oyun saatlerim, kıvrılıp yattığım ana kucağım, bakkal amcam, horoz şekerim, şımarıklığım oldu zamanında... onlardan özlemi aldım, yalnız kalmadım...
hayatta hiç yalnız kalmadım hiççç... (!)
sadece küçücük bir çocuğum
ben,
babamın aldığı plastik bebekle
akıl almaz hayaller kuran,
uyku tutmaz gecelerimde
yatakta dönüp duruşum,
her defasında
her gözümün önüne gelişinde
bitmeyen sarhoşluğum..
sendendir
Eksik bir şeyler var bende
Boşuna değil dalıp dalıp gitmelerim..
Sabır dizgininin ipi kopmuş,
İnsanların bakışları solmuş
Bak sen! Yürekleri taş oğlu taş olmuş...
Seni sevdiğim kadar mutlu oluyorum
Ve seni özlediğim kadar aşık
Beklediğim kadar güçlü
Ve de senin olduğum kadar kadın
Seni öptüğüm kadar sen oluyorum
Beni öptüğün kadar ateşli
canım oğlum...
can kokulu oğlum benim
bugün yine rüyalarımda
ipek saçlarını okşadı ellerim,
koştuk, oynadık
dünyanın diğer yanına uçurtma yolladık.
Hocam selamlar Bolu'da sizinle tanışma fırsatımız olmuştu sözler ayrı bı güzel kendinize çok iyi bakın üniversiteden sonrada karşılaşma imkanı olmadı ama buralarda goruyoruz şiirleriniz sizi istedigin noktaya taşıyacak yönde Hakkınızı helal edin kendinize çok çok iyi bakın sağlıcakla kalın Bekir Can ...