Ayşe Akdoğan Şiirleri - Şair Ayşe Akdoğan

0

TAKİPÇİ

Ayşe Akdoğan

Ben doğduğumda sen gitmişsin baba. Sıcaklığını hissetmeden, sevgini yaşamadan sessiz sedasız istemeyerek bizi bırakmışsın.
Ama biliyorum ki elinde olsaydı bırakıp gitmezdin bizi. Biliyorum ki bir ömür boyu sarıp sarmalardın.

Daha çocuktum ben;

Hiç bir şeyin farkında değildim ama; anne sevgisinin, baba sevgisinin doruklarında yaşıyordum bir tek hatırladığım o.

Devamını Oku
Ayşe Akdoğan

Sen giderken,
Bırak avuçların avuçlarımda kalsın
Gözlerini gözlerimde
Bırakıp ta öyle git
Gülüşlerini usulca
Yüreğime bırakıp,

Devamını Oku
Ayşe Akdoğan

Biraz dışarıda dolaşmaya karar vermişti. Nedense akşamüzeri saatlerinde içine sıkıntı giriyordu.

Evlerinin bir alt sokağında bulunan parka gidip biraz nefes alayım diye düşündü.

Parka geldiğinde yaşlı bir kadın dikkatini çekmişti. Bir banka oturmuş sessizce ağlıyordu. Gözlerinden oluk, oluk yaşlar dökülüyordu. Hayata isyan eder gibi bir hali vardı.

Devamını Oku
Ayşe Akdoğan

Sormayın a dostlar
Bugün yas yeri yüreğim
İçim sızlıyor, yüreğim kanıyor
Bu gün güzel bir şey
Beklemeyin benden
Güzelliğe ait bir şey

Devamını Oku
Ayşe Akdoğan

Sevgimi nasıl anlatsam sana

Dur dinle;



Devamını Oku
Ayşe Akdoğan

Gideceğini öğrendiğim de,
Soldu çiçeklerim, kurudu yapraklarım.
Aldım umutlarımı attım denize
Boğazıma düğümlendi bir şeyler
Kaldım öylece, bir tarafım boş,
Bir tarafım öksüz.

Devamını Oku
Ayşe Akdoğan

Bir yaprak gönder bana
Bir koruluktan koparılmış olsun
Hiç değilse evinden yarım saat ötede
Sen oraya dek yürür güçlenirsin
Bense kalkar teşekkür ederim sana
O güzel yaprak için…

Devamını Oku
Ayşe Akdoğan

Aman Allah’ım bu ne!

Sanar ki kendini

Dünya güzeli…

Devamını Oku
Ayşe Akdoğan

Sen geleceksin diye yüreğime,

Bin bir türlü çiçekler ekmiştim ben

Kuşlarla şarkılar

Devamını Oku
Ayşe Akdoğan

Aynanın karşısında donakalmıştı. Bir taraftan gözyaşlarını akıtıyor. Bir taraftan da hayatını sorguluyordu. Artık kendini bile tanıyamaz duruma gelmişti. Aynalar mı yalancı yoksa ben mi yalancıyım diye geçirdi içinden.

Bir bardak su, elinde bir avuç ilaçla duruyordu öylece. Hayata son bakışım dedi.
Gözüne sürdüğü rimel akmış, yüzündeki çizgilerin arasına girmişti.
Zaman bu kadar çabuk geçmiş olamazdı. Daha dün çocuktum. Annemin babamın kollarındaydım. Bugün nasıl oluyor da yüzüm çizgi, çizgi olmuştu.
Hiç bir şeyim kalmadı ki yaşama tutunmak için. Yapayalnızım hem de çok yalnız derken hıçkırıklara boğulmuştu.

Devamını Oku