Uysal bir kız çocuğuyum ben!
Bazen deli, çağlar...
Bazen hırçın sular gibi.
Bazen de duru bir suyum...
Masum, ürkek ve sakin...
Sönmeyecek bir alev bıraktın bana...
Bir ateş yaktım gök mavisinde.
Bir ateş ki;
Akşamın kızılötesi...
Sabahlarda alev kırmızısı...
Yaşadım yalnız;
Bilmediğim bir şey vardı sende…
Senin gözlerin,
Öğlen paydoslarında
Platonik, unutulmuş bir aşkı getiriyordu masallarda…
Kendimi anlattım sana oysa her sözcükte
Her bakışta…
Sensizliği çekiyorum yine içime
Loş ve kasvetli odamda.
Yokluğunda dağılıp,
Kayboluyorum yine...
Sensizliğe içiyorum sevdiğim
Varlığında bile yanımda olmayan
Kırmızı...
Ateşin rengi
Aşkın...
Kırmızı geceliğine sarmıştı
Masum, ürkek ve titreyen vücudunu...
Kimseler dokunmasın diye saklamıştı belki de
Bilmiyorsun ki yar…
Yaşıyorum evet,
Ama nasıl yaşıyorum...
Bilmiyorsun ki eyyy yar...!
Geceleri ağlamaktan şişiyor gözlerim…
Nasıl da yalvarıyorum Allah’ıma..
Aydınlanmak;
Karanlık gecelerde
Hüzünler de boğulurken seninle,
Işığın yanması
İnandığın gibi yaşadığın bir süreç....
Süreç sonunda bir bitiş vardır.
Bittiği noktada inanç başlar
Neye inanırsan
Oraya gideceğini düşünürsün
Neye inanırsan da onu yaşarsın
Sen gittin...!
Giderken ardına dönüp baktın mı hiç?
Hiç sevdin mi ben gibi?
Düşündün mü hiç beni, bizi...
Seni sordum tenhasında ağlayan bir yıldıza.
Dedi ki bana;
'' Sana Bütün dilekleri vereyim ama o yok... ''
Dedim ki;
'' Yok...!
O yoksa düşleri neyleyim ki ben. ''
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!